Mercedes, mart ayında makyajlı E-Sınıfı‘nı tanıtmıştı. İlginç tasarımıyla dikkat çeken yeni direksiyon simidine ait yeni ek bilgiler açıklandı.
İlginizi çekebilir: Lotus, motorsporları mirasını, özel Elise’lerle kutluyor!
Aracın direksiyon simidinde bulunan “çift bölgeli sensör katmanı” olarak adlandırılan sistem, sürücünün elinin direksiyonda olup olmadığını algılıyor.Söz konusu sensörler, direksiyonun ön ve arka bölgelerinde bulunuyor.
Sürücünün, direksiyona önceden dokunduğu bölgelere ve direksiyonun dönüş şeklinden, simide dokunanın sürücü olup olmadığını anlıyor. Yarı otonom sürüş esnasında aracın kendi başına gittiğini görüp, aracın “direksiyona dokun” uyarısını pek umursamayan sürücülerin sayısını oldukça azaltması bekleniyor.
Bu şubat ayında meydana gelen ölümcül Tesla kazası da, bu tip güvenlik önemlerinin önemini vurgular nitelikte. Olayı kısaca özetlersek söz konusu Tesla Model X sürücüsü, araç “Autopilot” modundayken, yan bariyerlerin olmadığı bir alandan geçerken aracın “direksiyona geç” uyarısını dikkate almıyor. Ve bu uyarı çarpışma olmadan 5.9 saniye önce geldiği hale sürücünün sorumsuzluğu kazaya sebep olmuş.
Yeni güvenlik teknolojisinin yanı sıra direksiyonda, dokunmatik kontrol tuşları yer alıyor. Sürücünün ses seviyesi veya hız sabitleyici ayarlarını kolayca yapabilmesini sağlayan, akıllı telefonlardaki gibi kaydırma hareketlerine olanak tanıyor. Tabi bu tuşlar, geleneksel basmalı tuşlar gibi de çalışabiliyor.
Mercedes’in iç tasarım yetkililerinden Hans-Peter Wunderlich:
“Direksiyon simidi tasarımı, kendi başına bir dünya ve genelde hafife alınsa da oldukça özel mücadelelerdir. Parmak uçları, normalde fark etmediğimiz çok küçük şeyleri hissedebiliyor. Eğer bu pürüzler rahatsız edici veya direksiyon ele tam oturmuyorsa bundan hoşlanmayız. Bu dokunma hissi, beyne geri bildirim olarak gider ve arabayı beğenip beğenmeyeceğimize bile karar verir.” diyor.
Direksiyon simidi ilk kez, 1894‘te Fransız mühendis Alfred Vacheron tarafından yapıldı. Bundan önce arabalara, direksiyon kolları veya kranklar yön verirdi. Çünkü atların ulaşım aracı olarak kullanıldığı günlerden kalma bir adet olan “dizginlere asılmak” hareketini arabalarda da kullanmak istemişlerdi.
1900 yılında Daimler-Motoren-Gesselschaft şirketine ait Phoenix yarış arabasında, buna benzer bir teknoloji yer buldu. Mercedes, Simplex‘lere bir direksiyon takmaya devam edecekti. Ancak ateşleme zamanlaması ve hava-yakıt karşımı gibi motor fonksiyonlarını düzenlemek için bulunan kollardan dolayı günümüz direksiyonlarından biraz uzaktı.
Direksiyonlara 1920‘lerde kornalar eklendi ve 1950‘lerde vites kolu eklendiğinde bu gelişim hız kazandı. Daha sonra şirket, yol bilgisayarı ve hava yastıkları gibi daha modern özellikleri tanıttı.