Hepimiz, illaki bir şekilde kumun tozun içinde kalabiliyoruz; ya da yağmurda veya bir bahçede vesaire ıslanabiliyoruz. Böyle durumlarda ilk düşündüğümüz şey cep telefonlarımız oluyor. Peki IP sertifikasına sahip bir cep telefonumuz varsa yağmurda kalmak bizi ne kadar korkutmalı? Bugün sizlere IP sertifikalarının iç yüzünü ve ne işe yaradıklarını anlatacağım.
İlginizi çekebilir: 2020’nin en çok kazanan YouTuberları belli oldu!
İçindekiler
IP sertifikalarına ne kadar güvenebilirsiniz?
IP, yani ingress protect rating sistemi, uluslararası kabul görmüş bir sistem konumunda. Bu sistem, elektronik cihazların, bu cihazların baş düşmanları olan suya ve toza karşı olan dayanıklılıklarını hesaplıyor. Tabi her cihazda bu hesaplama yapılmıyor. Örneğin şuan kullanıyor olduğunuz klavyenin de, farenin de bu skalada denk geldiği bir IP değeri var. Tabi bu sadece tespit edilmemiş konumda. Örneğin bu testlere tabi tutulsa belki fareniz IP33, klavyeniz de IP45 gibi değerleri karşılayabilecek. Tabi bunu bilmiyoruz. Cep telefonu üreticileriyse, demin bahsettiğim gibi kullanıcıların cihazlarla yağmura yakalanmak gibi zorlu bir durumda kaldığında içlerinin rahat edebilmesi ve cihazlardaki bozulmayı önleyebilmek adına bu IP testlerini önceden yapıyorlar. Zaten bildiğiniz gibi elektronik cihazlarda genelde IP67 ve IP68 değerlerini görüyoruz. Şimdi gelelim asıl mevzuya. Neymiş bu IP67, IP68 ve diğer bütün IP değerleri.
İlk hane toz için, ikinci hane sıvı teması için. İlk hane için elimizdeki değerler 6’ya kadar, ikinci hane içinse 8’e kadar. Değerler arasındaki farkları açıkla. IP’den sonra gelen ilk haneden başlayalım. Bu hane cihazın katı cisimlere karşı olan geçirgenliğini temsil ediyor. Eğer ilk hane 0 olarak belirlenmişse bu cihazın katı parçacıklara karşı bir direnci yok demek oluyor. Eğer 1 ise, 50 mm çaptan büyük cisimleri geçirmiyor. 2 ise, 12 mm, 3 ise, 2.5 mm, 4 ise 1 mm, 5 ise sadece toz partikülleri geçebiliyor anlamına geliyor. İlk hanede çıkabileceğimiz maksimum rakam ise 6. 6 olunca da cihaz hiçbir katı partikülün içeriye geçişine imkan vermiyor anlamına geliyor.
Peki ya sıvı teması?
Gelelim en çok merak ettiğiniz sıvı teması kısmına. Sıvıya karşı olan direnç ise 2. hanede temsil ediliyor. Ve bu değer en fazla 8’e kadar çıkabiliyor. Yine tahmin ettiğiniz gibi 2. basamaktaki rakam eğer 0’sa bu cihaz sıvılara karşı bir dirence sahip değil anlamına geliyor. Eğer bu değer 1 ise, cihaz ufak sıçramalara karşı dayanıklı. 2 ise, cihaz farklı açılardan gelen sıçramalara da dayanıklı. 3 ise her yönden gelen sıçramalara dayanıklı. 4 ise water-spray denilen çok ince taneli su damlacıklarına her yönden gelseler bile dayanıklı. Eğer 5 ise düşük basınçla su püskürtmeye karşı dayanıklı. 6 ise yüksek basınçlı su püskürtmeye karşı da dayanıklı. 7 ise, 1 metreye kadar ve 30 dakikaya kadar su altında kalmaya dayanıklı. Eğer 8 ise de daha derin mesafelerde çok çok daha uzun süre su altında kalabilmeye karşı dayanıklı anlamına geliyor.
Gelin buradan yola çıkarak bir IP değerini değerlendirelim. Örneğin bir cihazın direnç değeri IP43 ise, bu cihaz 1 mm’den büyük katı cisimlerin geçişine izin vermediği gibi, her yönden gelebilecek su sıçramalarına karşı da dayanıklı anlamına geliyor. Bir örnek daha olarak evinizde duvarlarınızda bulunan prizler, genellikle IP20 standardına sahip. Trafik ışıkları ve sokak lambaları da IP44 sertifikasına sahip.
Peki IPXX sertifikalarının farkı ne?
Bir de kulaklıklarda vs sıkça duyduğumuz IPX sertifikaları var. Burda toz kısmında rakam yerine X geliyor. Bu kötü bir şey demek mi? Hayır değil. Örneğin IPX7 diye geçiyor olması toza dayanıksız olduğu anlamına gelmiyor. Sadece sıvı dayanıklılığı hesaplanmışken, katı maddelere karşı dayanıklılık derecesinin testlerle henüz belirlenmediği anlamına geliyor.
IP sıvı koruması, tatlı sular karşısında işe yarar olsa da göl gibi sodalı sularda, havuz gibi klorlu sularda ve deniz gibi tuzlu sularda aynı performansı gösteremiyor. Yani aslında evet içeriye sıvı geçişini önlüyor ama; şöyle bir şey var; tuzlu su cihazınızın içine giriş yapmasa bile temas ettiği bölgelerde, tabi eğer oradan uzaklaştırılmadıysa; zamanla korozyona sebep olabiliyor. Bu yüzden olur da akıllı telefonunuzu deniz suyuna vesaire temas ettirirseniz, sonrasında şöyle musluk suyu gibi bir tatlı su altında durulamanız faydalı olabilir. Unutmayın arkadaşlar korozyon kendisini bir anda göstermez. Tam tersi zamanla artarak telefonunuza içten içe zarar vermeye devam eder ve en sonunda da telefonunuz çeşitli arızalar çıkarmaya başlayarak kullanılamaz hale gelebilir.
Biz bu IP değerlerini akıllı telefonlar için duymaya alışkınız tabi ama unutmayın ki endüstride kullanılan birçok cihaz ve makine var ve onların IP değerleri, çalışma ortamlarına uygun olmak zorunda. Yani cep telefonları güzel bir örnek olsa da; bu standartları sadece cep telefonları ölçeğinde düşünmeyin.
Gelelim şimdi bence bu suya ve toza dayanıklılık mevzularındaki en önemli noktaya. Cihazınız her ne kadar suya ve toza karşı dayanıklı olsa da, kullanıma bağlı olarak bu dayanıklılık sürekli olarak azalıyor. Yani cihazımız düşebiliyor, sürekli ısınıp soğuyabiliyor vesaire. Bu da kasada vs. belirli noktalarda boşluklara yol açıp suyun içeri geçişine sebep olabilir. Bu noktada en önemli şey, cihazınızın dayanıklılık sertifikası olsa da; cihazınızı sıvılardan uzakta tutmanız. Çünkü hiç ummadığınız kötü bir sürprizle karşılaşma olasılığınız her zaman var. O yüzden ben bu konuda sizleri her ihtimale karşı uyarmış olayım.