Huawei, Matebook serisiyle dizüstü bilgisayar pazarında öyle bir atılım yaptı ki, bugün yıllardır sektörde bulunan şirketlere taş çıkartıyor. Yeni Matebook D15 de, eskisinden çok daha güçlü hale gelmiş. Gelin bakalım yeni Matebook D15 neler sunuyor!
Huawei MateBook D15 modellerinin güncel fiyatlarını kontrol etmek için (Hepsiburada) buraya tıklayabilirsiniz.
Huawei MateBook D15 modellerinin güncel fiyatlarını kontrol etmek için (Trendyol) buraya tıklayabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Huawei MateBook D15 i3 Satışa Sunuldu!
İçindekiler
Yeni Matebook D15 neler sunuyor?
Yeni D15’in bana kalırsa en büyük artılarından biri Intel’in en güncel işlemcilerinden biriyle sunulması. 11. Nesil Intel Core i5-1135G7. Bu yeni 11. Nesil Intel Core i5 işlemcinin yanında iRIS Xe grafik birimini de Huawei yeni Matebook D15’te bizlere sunmuş. iRIS Xe birçok kullanıcı için harici grafik kartını aratmayacak bir dahili grafik işlem birimi olduğu için temel düzeyde yapacağınız birçok işlemde yeterli gücü sunuyor. Yani Matebook D15’te, kompleks oyunlar veya grafik birimine yük bindiren mühendislik programları vesaire dışında birçok işlemi yapabilmeniz mümkün. Temel düzeyde ve çok ağır olmayan League Of Legends, Counter Strike gibi oyunları performanslı bir şekilde oynayabildiğiniz gibi Adobe Premiere Pro gibi kurgu programlarını yeni Matebook D15’te rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Ben Matebook’un 3000 Serisi Ryzen 5 işlemci kulanan versiyonunu 1 yıla yakın bir süredir kullanıyorum. Performans anlamında ofis kullanımında ihtiyaçlarımı sonuna kadar karşılamıştı. Ona rağmen burada performansı bir adım daha ileriye taşımışlar. Bunu kullanımınızda da hissediyorsunuz. Hatta sentetik testlerdeki performans skorlarını da sizlere aktarayım.
Sentetik test sonuçları
Cinebench R15’te önceki nesil Matebook 47 FPS ve 620 CPU puanı alırken i5 işlemcili yeni nesil MateBook D15 86 FPS’ye karşılık 944 CPU puanı aldı.
Cinebench R20’de önceki nesil MateBook D15 1.356 puan alırken i5 işlemcili MateBook D15 de 2.244 puan aldı.
Cinebench R23’te de bir önceki nesil çoklu çekirdekte 3.424 puan alırken tek çekirdekte 768 puan aldı. Yeni nesildeyse çoklu çekirdekte 5.676, tek çekirdekte 1.361 puan aldı.
3DMark’ta da eski nesil 776 puan alırken; yeni nesil 1.254 puan aldı.
Blender’a geldiğimizde de eski nesil, testi 10 dakika 16 saniyede tamamlarken yeni nesil Matebook 7 dakika 14 saniyede testi tamamladı.
Gördüğünüz gibi yeni nesil Matebook D15’te çok ciddi bir performans artışı var. Zaten bunu günlük kullanımda da hissediyorsunuz.
Peki MateBook D15’in artan performansından başka ne gibi artıları var?
Ekran
Burada 15.6 inç ve 1080p yani FHD çözünürlükte bir ekran var. Ekranın çerçeveleri de minimum seviyede tutulmuş bu yönden göze çok iyi hitap ediyor. Hatta burada %87 ekran gövde oranı var. Böylelikle neredeyse çerçevesiz bir ekranla karşılaşıyorsunuz ve bu ekranda sadece şıklığı düşünmemişler; ek olarak kullanıcının göz sağlığını da düşünmüşler. Cihazın ekranında TÜV Rheinland sertifikası var. Ayrıca ekrandaki mavi ışığı kısmak istediğinizde buradaki Display Manager’dan mavi ışığı kısarak göz yorgunluğunun önüne de geçebiliyorsunuz. Bu da göz sağlığı açısından cihazın bir diğer artısı.
Bir de ekranla alakalı olmasa da Matebook’ların en sevdiğim özelliği olan Multi-Screen Collaboration yani çoklu ekran desteğinden mutlaka söz etmem lazım. Huawei böyle hamlelerle ekosistem oluşturabilme yolunda diğer markaların çok ciddi önüne geçti bu gibi hamlelerle. Huawei akıllı telefonunuzu laptopun üzerindeki bu HuaweiShare etiketinin üzerine koyduğunuzda telefonunuzu doğrudan bilgisayar üzerinden kullanabiliyorsunuz. Ve buna telefonda yapabileceğiniz bütün işlemler dahil. Yani ister girin sosyal medya uygulamalarınızda gezin ister girin PUBG oynayın telefonda yaptığınız bütün bu işlemleri laptopunuz üzerinden yapabilirsiniz. Dosya aktarımını da sadece sürükle-bırak yaparak yapabiliyorsunuz. Bu da bence Multi-Screen Collaboration’ın en kritik özelliği. Bana kalırsa bu çok güzel bir ekosistem hamlesi. Bir Matebook sahibi olunca aynı zamanda insanın bir Huawei akıllı telefon alası geliyor.
Tersine şarj
Telefonunuzu laptop üzerinden kullanabildiğiniz yetmediği gibi yeni Matebooklarda tersine şarj özelliği de var yani telefonunuzu Matebook üzerinden şarj edebilmeniz de mümkün. Bunu cihazın şarj aletindeki çift yönlü Type-C kabloyla yapabiliyorsunuz. Bir ucunu Matebook’a diğer ucunu da akıllı telefonunuza taktığınız zaman laptopunuzun bataryası üzerinden telefonunuz şarj olmaya başlıyor.
Ek olarak sadece laptopunuzun şarj aletiyle akıllı telefon gibi Type-C üzerinden şarj olan bütün cihazlarını şarj edebiliyorsunuz.
Type-C üzerinden 65W hızlı şarj
Şarj cihazı demişken de Matebooklar Type-C üzerinden şarj olabiliyor ve 65W hızlı şarjı destekleyebiliyorlar. Böylelikle 30 dakika içinde %50’ye şarja ulaşabiliyorsunuz. Zaten pil kullanımı konusunda da çok verimli bir cihazdan bahsediyoruz burada. Yani %50 şarjla bile çok uzun süreler boyunca kullanım sağlayabilirsiniz. 42 Wh’lik böyle kompakt bir laptop için büyükçe bir batarya var burada. Bu bile kullanımınıza büyük bir artı olarak yansıyor. Peki bu batarya size kaç saatlik kullanım sağlıyor. Huawei’nin belirlediği verilere göre cihazın pil tam doluyken 6 saatin üzerinde video oynatabiliyorsunuz veya ofis işlerinizi yapıp web’de gezinebiliyorsunuz. Peki gerçekten de Huawei’nin belirttiği değerleri karşılayabiliyor mu? Evet karşılayabiliyor. Cihaz batarya performansı anlamında gerçekten çok başarılı.
Ayrıca Matebook’un şarj cihazı zaten hemen hemen bir akıllı telefon şarj cihazı ölçülerinde. Bu da taşınabilirlik anlamında da büyük kolaylık sağlıyor. Zaten Matebook da 1.53 kg ve ölçüleri itibariyle de çok ince bir cihaz olduğu için yanınızda taşıması da çok kolay. Dediğim gibi bir yıla yakın süredir ben zaten Matebook’u kullanıyorum ve atıyorum çantaya ardından motosiklete biniyorum vesaire; defter gibi neredeyse hiç varlığını hissetmiyorum arkamda.
Yenilenen soğutma performansı
Cihaz küçük olunca soğutma performansı nasıl oluyor diye merak edebilirsiniz. Burada Huawei soğutma sistemini de güncellemiş. Huawei’nin Shark Fin Design 2.0 dediği yenilenmiş bir fan sistemi kullanılıyor. Huawei’nin söylediğine göre de yeni soğutma ünitesinde fan kanatlarının sayısı %33 artırılmış ve hava akışı da gürültü artırılmadan %27 oranında artırılabilmiş. Açıkçası Matebook’un bir önceki nesli de aradan 1 yıl geçmesine rağmen hala çok iyi soğutma performansı gösteriyor ve çok zorlu işlemler yapmadığınız sürece ısınmıyor.
Klavye altı fiziksel web kamerası
Şimdi Matebook D15’in hem iyi hem de kötü olan bir özelliğine değineyim. Fiziksel olarak klavyenin altına gizlenmiş olan webcam. Fiziksel olarak açıp kapatabilmeniz potansiyel bir siber saldırı karşısında kameranızın ele geçirilmesine karşılık büyük avantaj yani kamera aşağıda gömülü olduğu sürece kimsenin sizin görüntünüze izinsiz olarak ulaşamayacağını biliyorsunuz. Fakat bunun bir dezavantajı var o da kamerayla herhangi bir toplantıya veya görüşmeye girdiğinizde açı karşıdan olmak yerine sizi alttan gösteriyor. Ben burada kameranın çerçeveye gömülü olmasını ve fiziksel bir kapakla kapatılıp açılabilmesini isterdim fakat bu şekilde yapsalardı bu sefer de bu kadar ince çerçeveler göremeyecektik. O yüzden bunu tamamen bir dezavantaj olarak söyleyemeyeceğim fakat benim eleştirmem gereken bir konu daha var. O da şu şekilde; şimdi benim gibi eli büyük insanlar klavyeyi kullanırken elleri ister istemez touchpad’e dokunuyor. Haliyle benim yaşadığım problemi yaşayan insanlar olarak touchpadi kapatıyoruz. Fakat Matebooklarda bu durum şöyle bir sıkıntıya sebep oluyor. Diyelim touchpadinizi ayarlar kısmına girip kapattınız; sonrasında laptopunuzu yanınıza aldınız fakat yanınıza fare almayı unuttunuz. Klavye üzerinde touchpadi aktif etmek için herhangi bir kısayol yok. Tek tuşla geri touchpadi açıp cihazı touchpad üzerinden kullanmaya devam edeyim diyemiyorsunuz. Yani klavyeye baktığım zaman F3 tuşunun boş bırakıldığını görüyorum. Keşke F3 üzerine touchpad açıp kapama atanmış olsa. Umarım bunu sonraki nesillerde düzeltirler çünkü bu pek de pratik bir şey değil.
Her neyse pratiklik demişken Matebook’un çok pratik olduğunu düşündüğüm bir başka özelliğinden bahsedeyim. Açma tuşuna entegre parmak izi okuyucu. Bu olay süper bir şey çünkü tanıttığınız parmağınızla cihazın açma düğmesine bastığınız zaman parmak izi tanıma işlemini bastığınız anda yapıyor. Yani bir daha basayım bir daha şifre girişi yapayım gibi bir durum söz konusu değil. Bunlar ufak şeyler gibi gözükse de hayatı kolaylaştıran güzel detaylar.
Çoklu bağlantı opsiyonları, yüksek depolama hacmi ve Ram
Laptoplarda hayatı güzelleştiren diğer detaylar da bağlantı hubları oluyor. Burada da Huawei yine elini bol tutmuş ve sağ tarafta biri 3.0 olmak üzere 2 adet USB girişi ve 3.5mm ses girişi sunmuşlar. Solda da Type-C girişi, USB girişi ve HDMI girişi var. Yani birçok dış donanımı laptopunuza bağlayabilmeniz mümkün.
Biraz da teknik detaylara girecek olursak; cihazda 16 GB Ram mevcut. Eğer 8 olsa biraz az derdim fakat 16 GB Ram böyle bir laptop için fazlasıyla yeterli. Ayrıca tamamı SSD olmak üzere 512 GB depolama hafızanız var. Bu da yine depolama yönünde elinizin çok rahat olduğu anlamına geliyor. Ses anlamında da Matebook D15 çok başarılı. Bana kalırsa önceki nesle göre ses kalitesini ve yüksekliğini artırmayı başarmışlar.
Huawei Matebook D15’i kimler almalı
Genel Anlamda yeni Matebook D15, oyuncuları bir kenara bırakırsak ben güçlü işlemciye sahip ve günlük işlemlerimi yapabileceğim. Taşıması kolay. Ofiste kullanabileceğim. Ara sıra oyun da oynayabileceğim ve yolculuklarda yanımda taşırken bana yeterli pil ömrü sunabilecek; hatta yeterli pil olmasa bile kısa süreli şarja taktığımda da şarjını çabuk doldurarak kullanmaya devam edebileceğim ince, zarif, sade ve şık bir cihaz arıyorum diyorsanız gerçekten çok iyi bir seçenek.