Eğer dünyamızda, gizli bir teknolojik uygarlık saklanıyorsa ve bu uygarlık yeraltındaki üslere sığınıyor, UFO’larla ortaya çıkıyor ya da sıradan insan kılığına giriyorsa ne olurdu? Harvard ve Montana Teknoloji Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, bilim camiasında büyük yankı uyandıran yeni bir makalede bu olasılığı gündeme getiriyor. Bulunan eski uygarlık teknolojik açıdan çok gelişmiş olabilir.
İçindekiler
Eski uygarlık teknoloji ile iç içe!
Araştırmacılar, tanımlanamayan hava olaylarının (UAP) -genellikle UFO olarak bilinir- aslında dünya üzerindeki zeki varlıkların faaliyetlerinin bir yansıması olabileceğini öne sürüyorlar. Bu varlıklar, yeraltında, Ay’da veya hatta aramızda, insan kılığında gizleniyor olabilirler. Bu hipotez, her ne kadar egzotik ve çoğu bilim insanı tarafından şüpheyle karşılanacak olsa da, araştırmacılar bu teorinin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Son on yılda askeri personelin açıklanamayan UFO gözlemlerine olan ilgisi önemli ölçüde arttı. Bu ilgi, geçen yaz eski Hava Kuvvetleri istihbarat subayı David Grusch’un Kongre önünde verdiği ifadeyle zirveye ulaştı. Grusch, ABD’nin onlarca yıllık UFO bulma programının bir parçası olarak uzaylı uzay araçlarını kurtardığını iddia etti. NASA bile yıllar içinde askeri pilotların tespit ettiği gizemli, yüksek hızlı nesneleri araştırmak için kapılarını açtı. Ancak Pentagon’un raporları, henüz dünya dışı yaşama dair herhangi bir kanıt bulamadıklarını belirtiyor.
Harvard araştırmacıları, makalelerinde birbirinden tuhaf bir dizi olasılık sunuyorlar. İlk olarak, kadim ve son derece gelişmiş bir insan uygarlığının kalıntılarının hâlâ aramızda olup bizi gözlemlediği teorisi var. İkinci olarak, uzak geçmişte akıllı bir türün, muhtemelen “akıllı dinozorlar” gibi insanlardan bağımsız olarak evrimleşmiş olabileceği ve şu anda varlığını bizden gizlediği iddia ediliyor. Üçüncüsü, bu gizli varlıkların başka bir gezegenden veya zaman diliminden gelmiş olabileceği düşünülüyor. Son olarak, bu varlıkların teknolojik olmaktan ziyade “büyülü” oldukları ve “dünyadaki meleklere” benzetilebilecekleri gibi sıradışı bir öneri de bulunuyor.
İlginizi Çekebilir: Vozol gibi puff kullananlar yandı!
Araştırmacılar, UFO gözlemlerinin volkanlar gibi yer altı erişim noktalarına girip çıkan zanaat ve diğer fenomenlerle ilişkili olabileceğini belirtiyor. Bu, kripto-dünyalıların yer altı veya su altı üslerinde ikamet ettiklerinin bir kanıtı olabilir. Eski Temsilciler Meclisi Üyesi Mike Gallagher da, UFO gözlemlerinin “bunca zamandır burada saklanan ve şu anda aniden kendini gösteren eski uygarlık” olabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, bu kripto-dünyalıların farklı, insan dışı primat veya sürüngen formları alabileceğini de öne sürüyorlar. Yeraltında yaşamanın ötesinde, bu gizemli türün Ay’da saklanabileceğini veya insan toplumuna karışma yeteneğine sahip olabileceğini de tahmin ediyorlar. Tartışmalı astrofizikçi Avi Loeb ise, diğer eski uygarlıkların Mars veya Dünya gibi gezegenlerde milyarlarca yıl önce yaşamış olabileceklerini ve bu nedenle birbirlerinden haberdar olmadıklarını ileri sürüyor.
Bu hipotezlerin tümü, bilim adamları tarafından “aşırı” ve “şüpheyle” karşılanmayı hak eden teoriler olarak kabul ediliyor. Ancak, araştırmacılar UAP’nin bazı yönlerinin alışılmadık açıklamalar gerektirecek kadar tuhaf olduğunu ve bu nedenle bu tür hipotezlerin de masada tutulması gerektiğini vurguluyorlar.
Sonuç olarak, bu makale, UAP’lerin doğası hakkında daha fazla empirik araştırma yapılması gerektiğini ve bu süreçte her türlü olasılığın göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Araştırmacılar, bu egzotik hipotezlerin bile bilimsel merak ve açıklıkla değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Bilim dünyası, bu tür iddiaları genellikle ihtiyatla karşılar, ancak bu tür cesur teoriler, bilinmeyeni keşfetme çabasının bir parçası olarak değerlendirilmeye devam ediyor.