Sezonluk yayın süresi boyunca sizlere her pazartesi sunduğumuz Game of Thrones galerilerimizde bu hafta dizi/kitap ile gerçek tarihi eşleştirmek istedik.
Bu hafta sizlere sunacağımız galerimiz ünlü hikayede yer alan karakterlerden ve yerlerden bazılarının gerçek tarihte kimlerden ve nelerden esinlendiği hakkında olacak.
Bildiğiniz gibi George R.R. Martin bu hikayeye başlarken bir çok kaynaktan esinlenerek oluşturdu kitaplarını. Özellikle İngiltere ve İrlanda coğrafisi, Orta Çağ Avrupa’sının siyasi yapısı, Güller Savaşı gibi tarihsel olaylar bunlardan bazıları. Peki hangi tarihi olay, yer veya yapı hikayede kendisine farklı bir biçimde yer buldu gelin bunlara bir bakalım.
Kraliçe Cersei
Cersei Lannister aslında tarih boyunca pek çok kraliçenin paylaştığı bir kaderi yaşıyor; erken yaşta politik bir evlilik.
Cersei’nin çıkış noktası esasında Güller Savaşı’na denk geliyor. Lancaster Hanedanlığı ile York Hanedanlığı arasında 1455 ile 1487 yılları arasında süren çatışma Kral IV. Edward’ın ölümünden sonra başladı. Edward’ın dulu güzel Elizabeth Woodville de kocasının ölümünden sonra oğlunun arkasından krallığı yönetmeye çalıştı ancak başarısız oldu.
Cersei’nin gaddarlığı ise Kral VI. Henry’nin karısı Anjoulu Margaret’tan gelir. Lancaster Hanedanlığı’nın zaman zaman liderliğini de yapan bu bayan aslında, York’lu Richard ile kapışması yüzünden Güller Savaşı’nın başlama sebeplerinden bir tanesidir.
Kral Joffrey
Serinin hayranlarının en az %99’unun nefret ettiği çocuk kral Joffrey’nin kaderi tarihte gerek doğu gerek batıda pek çok kralın kaderi aslında. Ancak spesifikleştirecek olursak Joffrey ile II. Richard benzer pek çok özellik taşıyor.
1377’de İngiltere Kralı olan Richard o sırada sadece 10 yaşındaydı. Tarihçilere göre Richard’ın kişilik bozukluğu ve/veya bazı akli rahatsızlıkları vardı. Buna rağmen Richard, Joffrey’den çok daha tutarlı bir kraldı. Misal Blackwater Körfezi Savaşı’nda Joffrey’nin korkarak kaçtığını biliyoruz, öte yandan Richard 14 yaşındayken karşılaştığı köylü isyanında ateş altında bile soğuk kanlılığını korumuştu.
Joffrey’nin zalimliği için ise örneğimiz Anjoulu Margaret’ın oğlu Westminster’lı Edward. Kötü tohum olan bu çocuk vahşi ve savaş takıntısı olan bir delikanlıydı ve 17 yaşında Tewkesbury savaşında öldü.
Daenerys
Ejderhaların Anası Daenerys için elbette gerçek tarihten birebir çıkacak bir ejderha efendisi yok lakin kendisinin hayatı ile Henry Tudor’un hayatı oldukça benzer öğeler taşıyor. Yine Güller Savaşı’ndayız ancak bu sefer savaşı kazanan tarafta. Henry Tudor’un büyük babası da tıpkı Daenerys’in büyük babası gibi zamanında tahtın sahibiydi. Lakin Henry’nin iddiası da oldukça kuşkuluydu. Nitekim annesi III. Edward’ın dördüncü oğlunun büyük büyük torunuydu ve ailenin kan bağına resmi bir bağlantısı yoktu.
Tıpkı Daenerys gibi Henry de hayatının 14 yılını sürgünde geçirdi. Bu süre boyunca Fransa’da gücünü toplayıp ufak bir ordu kurdu ve 1485 yılında Bosworth Alanı Savaşı’nda III. Richard’ı yenerek VII. Henry adıyla tacı giydi.
Kendisinin efsane kral Arthur’un soyundan geldiğini iddia eden Henry zaman zaman Arthur’un savaş simgesi olan ejderhayı kullanırdı. Nitekim Tudor aile armasında da kırmızı bir ejderha bulunur.
Robb Stark
Kuzey’in Kralı ilan edilen Robb Stark genç yaşına ve nispeten fakir durumuna rağmen pek çok zafer kazanmıştır. Lakin evlilik konusundaki yanlış(!) tercihinden dolayı hayatını kaybetti. Frey’lerden birisi ile evlenmesi gerekirken savaş alanında tanıştığı bir hemşire ile evlenmeyi tercih eden Robb Stark tarihteki IV. Edward ile aynı kaderi paylaşır.
IV. Edward da yine aynı şekilde bir evlilik anlaşmasını bozmuştur. Fransa Kralı XI. Louis’nin kızı Anne ile evlenmek için hazırlıkları yapılırken Edward gizlice yapılan bir düğün ile Elizabeth Woodville ile evlenmiştir. Tarihçiler bu evliliğin delicesine bir aşktan doğduğunu söyleseler de Edward’ın politik kariyerine hiç yaramamıştır. Fransa prensesi ile evliliği ayarlamaya çalışan Warwick Earl’ü Woodville ailesini kıskanmıştır. Lakin Robb’un aksine Edward bir süre sonra tahta geçmiş ve 1483’te ölene kadar krallığı yönetmiştir.
Petyr “Littlefinger” Baelish
Hikayenin belki de en silik gözüküp aslında en önemli karakterlerinden birisi olan Petyr “Littlefinger” Baelish bir süredir kaybolduğu hikayeye geri döndü. Genelevleri ile ünlü olan hazinedar, finansal dahi ve casusluk ustası Serçeparmak için tarihte de bir karşılık var; Oliver Cromwell.
Seçkin tabakada doğan ve hızlı bir şekilde yükselerek Lord Protector of the Commonwealth ünvanını kazanmıştır Cromwell. Askeri taktik yeteneği sayesinde çabucak yükselen Cromwell de yobaz bir dindar olmasa belki işlerini genelevden yönlendirilirdi.
Bir diğer isim Warwick’in 16. Earl’ü olan Richard Neville. Kendisine “Kral Yapan” takma adı verilen Neville büyük serveti ve politik maipülasyonları ile tarihe geçmiştir. Kendisi 1471’de IV. Edward’a karşı yaptığı ayaklanmada ölmüştür.
Duvar
Hikayenin simgelerinden olan Duvar da tarihten esinlenmiş bir yapı. Martin yaptığı bir söyleşide Duvarın tarihte İskoçya’daki Hadrian’ın Duvarı’ndan esinledniğini belirtti.
Roma Britanyası’nda MÖ 122 yılında İmparator Hadrian tarafından yapımına başlanmış bir savunma inşasıdır. Askeri savunma özelliğinin yanında kapıları gümrük kapısı olarak da kullanılmıştır. 117.5 km uzunluğundaki duvarın uzunluğu ve genişliği bulunduğu bölgeye göre değişir. Doğuda 3 metre genişliğinde ve 6 metre uzunluğundayken batıya ilerledikçe genişlik 6 metre uzunluk 3.5 metre olur.
Elbette kimilerine göre Çin Seddi daha mantıklı bir ilham kaynağıdır.
Kızıl Düğün
Bir iki madde öncesinde size Robb Stark’tan bahsetmiştik, şimdi de Stark Hanedanlığı’nın tüm gücünü bitiren Kızıl Düğün’ün nereden geldiğini anlatalım.
Kızıl Düğün aslında tarihteki iki İskoç olayından esinlenmişt; Black Dinner (Kara Yemek) ve Glencoe Massacre (Glencoe Katliamı).
1440 yılında gerçekleşen Kara Yemek olayında 10 yaşındaki İskoç Kralı, o zamanlarda oldukça güçlü olan Black Douglas klanı ile savaş halindeydi. Kral, Douglas bölgesinin 6. Earl’ü olan William Douglas’a ve onun kardeşine güvenli geçiş garantisi vererek Edinburgh Sarayı’nda yemeğe davet etti. Douglaslar Edinburgh’e geldiğinde onların şerefine bir ziyafet verildi. Burada Earl’a siyah bir boğa ya da yaban domuzunun kafası sunuldu ki bu o zamanlar ölümün sembolüydü. İdam edilmeden önce sözde bir mahkemeye çıkartılan Douglas kardeşler bu şekilde hayatlarını kaybetti.
1692 yılında yaşanan ve bir klanın 38 üyesinin öldürüldüğü Glencoe Katliamı da yine karşı tarafın misafirperverliğini kabul eden talihsiz bir ailenin yaşadığı dehşet verici olaydır. Glencoe’lu MacDonald klanının başına gelen bu katliam olayı Invercoe, Inverrigan ve Achnacon adlı üç ayrı bölgede aynı anda yapılmıştır. Sonrasında aileden 40 kadın ve çocuk daha öldürülmüştür.
İçindekiler