İçindekiler
Oyun sektöründen öyle yapımlar geçti ki, yemek yemek ve uyumak haricinde onlardan başka bir şey düşünemiyorduk.
“Hayatımıza zincir vuran oyunlar” ismiyle bir konu işleyelim diye konuştuğumuzda, bu konu için ne kadar uygun biri olduğumu fark ettim. Daha 5 yaşındayken evine bilgisayar alınmış,
ilkokuldan itibaren hayatı internet kafede geçmiş, neredeyse popüler olan tüm online oyunları oynamış biri olarak hayatımın yönünü değiştiren birçok oyun oynadım. Bu serüvenim, daha ilkokulda Ultima Online ile başlamıştı. Oynayanlar bilir, bugün bile azınsanmayacak bir kitle tarafından dünyanın en bağımlılık yapan oyunu olarak nitelendirilen Ultima Online, öğrenim hayatına yeni başlamış bir gencin başına gelebilecek en kötü senaryodur. Oyun serüvenine böylesine baba bir yapımla başlamış biri olarak sonrasında iflah olmam tabii ki pek mümkün değildi. Diablo 2, Counter- Strike, World of Warcraft derken gözümü açtığımda liseyi bitirmiş ve iki yıldır dışarıdan üniversiteye hazırlanmaya çalışan bir genç olduğumu fark etmiştim. Tabii ki yer verdiğim bu oyunlar haricinde eklenebilecek çok oyun var, ama benim oyun hayatımı büyük ölçüde bu dört oyun domine etti.
Diablo 2
Özellikle Lord of the Destruction ek paketiyle beraber serinin en efsane oyunu olan Diablo 2, online dünyada tanıştığım ikinci oyundu ve ona da yıllarımı harcadım diyebilirim. Türkiye’de bir zamanlar üçüncü şahısların açtığı gayriresmi sunucularda yüzlerce kişinin oynadığı Diablo 2, hâlâ Blizzard’ın resmi sunucularında binlerce kişi tarafından oynanmaya devam ediyor. Diablo 2’nin belki de yıllarca oynanabilmesinin tek sebebi, oyunun bir sonunun olmayışıydı. Tabii ki oyunun son zorluk seviyesi olan Hell’de son boss olan Baal’ı kestiğiniz anda hikaye sona eriyordu ancak bir Hack&Slash geleneği olan eşya düşürme çabası, Diablo 2’nin yıllarca oynanmasına sebep oldu.