Gezegenimizdeki yaşamı güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarından koruyan Dünya’nın ozon tabakası, soğutucu akışkanlardan saç spreyine kadar her şeyde kullanılan yaygın kimyasallar nedeniyle onlarca yıldır zarar görüyor. Ancak şimdi ozon tabakasındaki delikler, onu eski haline getirmek için onlarca yıldır sürdürülen küresel çabalar sayesinde küçülüyor. The Verge’ün haberine göre, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) verileri bunu kanıtlıyor.
Bilim insanları ilk olarak 1985 yılında Antarktika üzerinde bir delik keşfetti. Birkaç yıl sonra, dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, ozon tabakasını incelten maddeleri aşamalı olarak ortadan kaldırmaya yönelik küresel bir çaba olan Montreal Protokolünü kabul etti. Şimdi, bu çalışma sayesinde, bilim insanları ozon tabakasının önümüzdeki on yıl içinde normal sağlıklı haline daha çok benzemeye başlamasını bekliyor. Bu da insanlarda cilt kanseri ve katarakt riskinin yanı sıra bitki ve mahsullerde güneş hasarı riskini azaltacak.
WMO’ya göre yaklaşık 2066 yılına kadar Antarktika üzerindeki ozon tabakası 1980 yılındaki haline geri dönecek. Ozon tabakasındaki incelme en çok bu bölgede görüldüğü için, diğer bölgelerin daha çabuk iyileşmesi bekleniyor.
Kuzeyde, Kuzey Kutbu üzerinde ozon tabakası 2045 yılına kadar 1980 yılındaki haline dönecektir. Dünyanın geri kalanı için bu iyileşmenin 2040 yılına kadar gerçekleşmesi bekleniyor. BM Uzmanlar Paneli bu sonuçları Amerikan Meteoroloji Derneği’nin yıllık toplantısında sundu. Elbette bu ilerleme, ozon tabakasını incelten zararlı maddelerin kullanımını sınırlayan politikalara bağlıdır.
Stratosferdeki ozon molekülleri Güneş’ten gelen zararlı ultraviyole radyasyonu emerek bize ulaşmasını engeller. Bu, atmosferimizdeki ozonun sürekli olarak yaratılması ve yok edilmesi sürecinin bir parçasıdır. Ancak bazı kimyasallar oraya ulaştığında, bu denge bozulur ve oluşandan daha fazla ozonun yok olmasına neden olur.
En kötü suçlulardan bazıları, bir zamanlar soğutma, iklimlendirme, aerosol spreyler ve bir dizi başka üründe kullanılan kloroflorokarbonlar. Bir de CFC’lerin daha az güçlü ikameleri olarak geliştirilen ve yine de ozon tabakasını delip geçen hidrokloroflorokarbonlar var. Neyse ki Montreal Protokolü şimdiye kadar ozon tabakasını incelten maddelerin yaklaşık yüzde 99’unu aşamalı olarak ortadan kaldırmayı başardı.
Ayrıca bkz: 18 Yıllık NASA Uydusu Dünya’ya Düştü
Ozon tabakasını korumaya yönelik küresel bir anlaşma, iklim değişikliğini yavaşlatma çabaları için de yararlıdır. Ozon tabakasını incelten maddelerin yerini, hidroflorokarbonlar (HFC’ler) adı verilen güçlü sera gazları olan başka bir kimyasal madde sınıfı almıştır. Kigali Anlaşması, gezegeni ısıtan bu kimyasalların sınırlandırılması amacıyla 2016 yılında Montreal Anlaşmasına eklenmiştir.
HFC’lerin dünya çapında aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasının küresel ısınmayı 2100 yılına kadar yarım santigrat dereceye kadar önemli ölçüde azaltması bekleniyor. Bağlam açısından, dünya sanayi öncesi dönemden bu yana yaklaşık 1.2 santigrat derece ısınmış ve bugün karşılaştığımız aşırı hava olaylarının çoğunu şiddetlendirmiştir.
Ancak iyi haberle birlikte bir iklim uyarısı da geliyor. Uzmanlardan oluşan bir panel, fosil yakıtları yakarak verdiğimiz zararın bir kısmını geri almak için iklimin ve/veya atmosferin kasıtlı olarak manipüle edilmesi anlamına gelen “jeomühendisliğin” ozon tabakası üzerinde potansiyel sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Özellikle stratosferik aerosol enjeksiyonu (SAI) adı verilen bir taktikten endişe duyuyorlar.
Bu taktiğin savunucuları, aerosoller güneş ışığının bir kısmını uzaya geri yansıtabildiği için gezegenin soğutulmasına yardımcı olabileceğine inanıyor. WMO’nun desteğiyle hazırlanan yeni bir rapora göre SAI önemli riskleri beraberinde getiriyor ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Ve bazı iklim uzmanları, bir startup’ın stratosfere yansıtıcı sülfür parçacıkları salmaya yönelik son girişimi üzerine şimdiden alarma geçti.
Bu arada, ozon tabakasını incelten kimyasalların aşamalı olarak ortadan kaldırılması, insanların küresel çevre krizinin üstesinden gelmek için birlikte çalıştıklarında neler başarabileceklerinin bir örneği olarak görülüyor.