2000 yılında beklenen teknolojik felaket, uydurma çıktı. Teknolojiyle “uzaktan alakalı” insanları korkutmak için yeni buluş ise, bir nebze daha gerçekçi olan IP kriziydi. Dünya üzerindeki IP adres bloklarının dolacağını ve yeni cihazların internete bağlanamayacağını söyleyerek bizi korkutan bazı uzmanlar, tabii ki her kıyamet senaryosundaki gibi yanıldılar.
IPv4 krizi
255.255.255.255 şekli ile bildiğimiz IPv4 numaralandırma sistemi, 4 milyardan fazla farklı kombinasyon sunuyor. Fakat artık buzdolaplarımız bile Facebook’a bağlı olduğu için, daha önce dolması mümkün gözükmeyen bloklar tükenme noktasına geldi. Böyle bir duruma yıllardır hazır olan ağ uzmanları da on altılı sayı sistemini kullanan IPv6 sistemini geliştirdiler. 2128 ya da 3.4×1038 ya da 3.4 ve yanında sayamadığımız kadar sıfır eklediğiniz sayıda farklı adres barındıran bu sistem görünürde doldurulması imkansız sayıda olanak sunuyor. IPv4’ten IPv6’ya atlayan ağ adreslemesi teknolojimizde tabii insan “Peki IPv5 nereye gitti?” diye merak ediyor.
Internet Protocol Version 5 yani IPv5 ya da Internet Stream Protocol
Internet Protokolü, interneti tanımlayan elemanların başında geliyor. IPv0, IPv1, IPv2 ve IPv3, günümüzde hala en yoğun olarak kullanılan 32 bitlik protokol IPv4’e hazırlık aşamalarıydı. IPv5 ise deneme amaçlı olarak üzerinde çalışılan, internet üzerinden yayın protokolüne verilen addı. Fakat bu protokol gerçek anlamda hiç kullanılmadı.
Internet Stream Protocol ya da IPv5 ilk olarak 1979 yılında ortaya çıktı. İnternet üzerinden yayın yapmak üzerine odaklanılan bu protokol, format olarak IPv4’ün aynısı olmasına rağmen farklı header kullandığı için ayırt ediliyordu. Fakat hiç bir zaman pratikte kullanılmadı.
IPv6’dan sonrası?
IPv6, IPv7, IPv8 ve IPv9 aslında tükenen IPv4 adres blokları yerine önerilen farklı protokollerdi. Aralarında IPv6 ise sadece bir kaç yıl önce özellikle Google gibi firmaların desteğiyle bir standart olarak seçildi.