Biliyordum; bu oyunu çalıştırmamdan itibaren başlayan müzik ve ilk 5 dakikanın verdiği hazdan, sonraki birkaç saat boyunca onlarca canı, gözümü kırpmadan alacağımdan adım gibi emindim.

Son zamanlarda oynadığınız tüm shooter’ları toplayın, güzel müzik ve enfes detaylarla birleştirin; işte Wolfenstein: The New Order! Sadece single player destekli olmasına rağmen, hiç de kısa sürmeyen ve bonus içeriklerinden ötürü sizi esaretinden kopartmayan bir oyun ile karşı karşıyayız. COD serisindeki akıcılık, HL2 serisindeki atmosfer ve son zamanlarda oynadığınız çoğu shooter’da bulamayacağınız şaşırtıcı bir oynanabilirlik ile çarpışabilecek kalitede bir deneyim sunuyor Wolfenstein.“Almanlar yenilince, biz de yenilmiş sayıldık!” varsayımının yapılamadığı ve Almanların II. Dünya Savaşı’nı kazanıp dünyaya hükmettiği bir dünyada, oyunun her yerinde gazete küpürlerinin bulunduğu izbe odalar arasında yoldaşlarıyla direnişi ayaklandırmaya çalışan Blazkowicz’in tüm öfkesini omuzlarınıza almaya hazır olun. Gerek BJ’nin geçmişi, gerek etrafta olup bitenlerden ötürü oyunun sizi esir ettiği, müzik ile birlikte “Allah ne verdiyse” 3 süper asker, 5 komando ve 2 mekanik robot üzerine saldırmaktan kendinizi alamadığınız, aksiyon dolu bir oyun sizi bekliyor.Her ne kadar oyundaki detaylar garip gelse de (Çok hızlı gelişmiş teknoloji, Almanların bu teknolojiyi adapte etmeleri, ‘London Monitor’ gibi bir şey inşaa edebilmeleri, bakkala gofret almaya gönderilirmişçesine dünyanın en zor görevlerini “Yav he he” diyerek üstlenmemiz vb.) kaldığınız yerden oyuna hızlıca alışacağınız ve konuya kendinizi kaptıracağınız su götürmez bir gerçek.

Diyeceksiniz ki “Oyunun kötü yanı yok mu?” Hemen bahsedelim o halde. Açılan ateşlerden kaçarken, bir de yerden mermi toplamaya çalışmak, oyunun içinde fazla detay olması (Yatağa yattığınızda kâbus görmek yerine başka bir oyuna dâhil olmak, alternatif gerçeklikte bulunan müzik gruplarının plakları, yan karakterlerin geçmişleri vb.) bu hızlı akan oyunun yanında hakikaten baş döndürücü olabiliyor. Bir yerden sonra bu karmaşıklık o kadar normal hale geldi ki, gerçekten meydana gelen depremi bile hissetmemeyi tercih etmiş olabilirim.
Özetle, ne yazık ki multiplayer eklentisi olmayan ancak single player’in hakkını vermeye ant içmiş, sağlam bir shooter ortaya çıkmış. En güzel yanlarından birisinin de, sizi belli metotlara sınırlamadan farklı kombinasyonlarda kendi oyun tarzınızı gerçekleştirmeye yeterli alanı sunması.
Oyunu Playstore‘dan temin edebilirsiniz. İyi avlanmalar!