Çok güzel bir yazı olsun istiyorum hep, farklı hayatlarda yer aldığımız dijital dünyaları anlatmak istiyorum hep. Bir elim tuşlara basarken “Yaz Ozan!” diyor, bir elim ise “Türkiye’de bunlar olurken sana mı kaldı oyunlar?” diyor… Aslında şöyle bir tezim var benim. O kadar çok oyun oynadım ki, şu an bir oyunun içindeyim sanırım. Çünkü her şey gerçeklik dışında ilerlemeye başladı.
Genelde mavi ve kırmızıdır oyunlarda ırkların rengi, biri iyiliği biri kötülüğü temsil eder ya da bu bakış açısına göre değişir, seçimini yapar grubuna katılır hayatına yön vermeye başlarsın. E, bize de bunu diretmiyorlar mı şimdi? İlla bir tarafta olmalısın demiyor mu çevremizdekiler? Oyunda bu seçimi yapmak kolay, sevmediysen silersin karakterini ya da yeni bir karakter açıp tarafını belirlersin. Peki, reel’de? Seçimini yapanlar ya yanlış seçim yaptıklarını fark ederse ama iş işten geçmişse ne olacak?
Diyelim ki oyunda karakterinizi yarattınız, oynadıkça o dünyayı öğrenirsiniz değil mi? Karakterinize adapte olursunuz, yeteneklerini geliştirirsiniz. Baştaki acemi haliniz bir süre sonra bir ustaya dönüşür, bilgi sahibi olursunuz, doğru hamleyi ne zaman, ne için ve nasıl yapacağınızı bilirsiniz. Bazı oyuncular ise ya o dünyayı beğenmez ya da yeteneğini çıkaramaz ve seviye 1 olarak kalır ya da o hayatı bırakır. Tüm oyuncular için bu böyledir, tüm oyunlarda da böyledir. Gerçek hayatta da bunu görüyorum, insanlar büyüyor, kendini geliştiriyor, eğitimler alıyor doğru seçimler yapıyor… Ve maalesef bazıları da seviye 1 olarak kalıyor. Yaş ilerlese de neyin doğru olduğunu bilmiyor, neyi neden seçeceğini bilmiyor ve yaptığı yanlış seçimler bir bütünü kökten etkileyecek kadar güçlü olabiliyor. Bunu ise hiç göremiyor ya da görmezden geliyor…
Oyunların dünyası… Mutlaka o fantastik dünyayı ele geçirmek isteyen bir güç vardır. Ve o güce karşı gelen başka bir güç daha… İyi ya da kötü demek istemiyorum ama bu hep böyledir. Ya hep, ya hiç. Bunun oyunda olması zevklidir çünkü yeniden ve yeniden hep deneyebilirsin. Bilirsin ki yaptığın hatayı düzeltmek için hep bir şansın daha var. O güce karşı savaşırsın çünkü DİRENİRSİN! Birlik olursun, ya dersin ki “Hayır, bu dünya benim ve bizim olacak seni yok edeceğiz, ya da bu dünya hepimizin ortak yaşam alanı oluşturalım.” İttifak kurarsın. Şuan da bu durumda değil miyiz gerçek hayatta? DİREN, BİRLİK OL! Ya yok et, ya yok ol! Ne kadar kötü, yapılacak bir büyük hatanın geri dönüşü de yok… Bir sonraki gün aynı gün olmayacak oyunlardaki gibi…
Hep diyorum ya, ben hayatımı çok seviyorum ve bu hayatı layığı ile yaşamaya niyetliyim. Doğru seçimleri yapmak için öğreniyorum çünkü yanlışı düzeltmek için her zaman hak tanınmıyor bana. Oysaki oyunlarda öyle mi… 3 yanlış 1 doğruyu götürmüyor. Bir sonraki gün sıfırdan başlıyorsun daha dolu doğrularla…
Seçimlerimiz… Doğru seçimlerin olduğu bir dünya. Kulağa hoş geliyor…