Intel’in Ultrabook konseptine uyan dizüstü bilgisayarları, tek çatı altında topladık.
Taşınabilir bilgisayarların uzunca bir süre en büyük problemi, aslında yeterince taşınamıyor olmalarıydı. 3 kilo ağırlığındaki cihazlar performans olarak yerlerde sürünüyorken, ağırlığın yanı sıra batarya ömrü olarak da pek bir şey sunamıyorlardı. Hal böyle olunca, taşınabiliyor olmasının çok da bir anlamı olmuyor.
HAFİF, ŞIK VE PERFORMANSLI
Tabii Ultrabook konseptinin bir tasarım, daha doğrusu şıklık tarafı da var. Evet, cihazlar incelip küçüldükçe daha sevimli hale gelirler. Ultrabook’larda da bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Son derece ince yapıdaki cihazlar, birbirinden güzel tasarımlarla dikkat çekiyor. Birazdan okuyacağınız incelemeler arasında da, bu tip “süper ince” cihazlar mevcut.
Ultrabook nedİr?
Intel’in uzunca bir süre üzerinde çalıştığı Ultrabook konsepti, birkaç yıldır kullanıcılara istenen mobiliteyi sağlar durumda. İncelen cihazlar, güç tüketimi konusunda çok daha tasarruflu hale gelerek daha uzun bir batarya kullanım süresi vadediyor. Tabii bu da daha yüksek mobilite anlamına geliyor. Artık kullanıcılar, 7 – 8 saate kadar bilgisayarlarını kullanabiliyorlar.
Ultrabook’ların bir diğer güzelliği de Intel tarafından sunulan hızlarda açılma zorunluluğu. Yani hiçbir Ultrabook’u açılması için dakikalarca beklemiyoruz. SSD, en azından işletim sistemi desteği için şart.
Windows 8’in de gelmesi sebebiyle, Ultrabook’lar da ufak çaplı dönüşüme uğradılar. Aslında “ufak çaplı” diyoruz ama sağı solu ayrı dönen, tablete dönüşen farklı modellerden bahsediyoruz. Intel bunlara “İkisi bir arada Ultrabook” adını vermiş. Standart dizüstü gibi kullanılabilen cihazlar, tek hamleyle tablete dönüşüyorlar. Böylece tablet eğlencesi ile bilgisayar performansı tek cihazda toplanıyor. İncelediğimiz cihazlar arasında ikisi bir arada modeller de bulunuyor.
Ultrabook’ların işlemcileri ise Intel’in Turbo Boost teknolojisinden faydalanıyor. Böylece ihtiyaç durumunda hızlanarak, daha yüksek performans sağlayabiliyorlar.
Anti Theft teknolojisine sahip Ultrabook’lar, çalınmaları halinde (isteğimiz doğrultusunda) uzaktan kilitlenebiliyorlar. Böylece
içerisinde önemli veriler barındırdığımız Ultrabook’umuz çalındığında, veriler için endişe etmemize gerek kalmıyor.
Smart Connect ise Ultrabook’larda kullanılan Windows 8’in bildirim sistemiyle uyumlu olarak çalışan bir bağlantı teknolojisi. Tıpkı standart tabletlerdeki gibi uyku modunda bildirimleri çekip, kullanıcılara uyarı verebiliyor.
Rapid Start da Ultrabook’ların teknolojileri arasında. Bu teknoloji sayesinde, SSD’nin gücünden de faydalanan Ultrabook’lar çok hızlı bir şekilde uyku modundan çıkabiliyor. Özellikle Windows 8 destekli ürünlerde harika bir şekilde çalıştığını belirtmem gerek.
Bir dizüstünün Ultrabook olabilmesi için ne gerekiyor?
Intel, Ultrabook’lar için her sene ayrı “gereklilik listesi” hazırlıyor. Bu listedeki kurallara uymayan modeller, kendilerini Ultrabook ilan edemiyor. 2012’nin ortasından bu yılın ortasına kadar geçen süreçteki cihazlar için gerekliliklere baktığımızda öncelikle Ivy Bridge işlemcilerin kullanılmasını bir şart olarak görüyoruz. Tabii Ivy Bridge’in masaüstü modelleri değil, 17 watt ve daha düşük güç tüketimine ihtiyaç duyanları kullanmaları gerekiyor. 13.3 inçlik ekrana sahip olan bilgisayarların, maksimum 18 mm kalınlığında olması gerekiyor. Bu değer 14 inç ve üzerinde 21 mm’ye çıkıyor. İkisi bir arada modellerin Ultrabook etiketi alabilmesi içinse 23 mm’den ince olması gerekiyor.
Batarya ömrü, 2011’de ve 2012’de “en az 5 saat” olarak belirlenmişti. 2013 modellerde ise Ivy Bridge’ten Haswell’e terfide en az 9 saate çıkacağı söyleniyor. 9 saat kullanılabilen dizüstü bilgisayarlar… Hayal gibi değil mi?
Açılış hızı konusunda da gereklilik sunan Intel, bilgisayarların uyku modundan en fazla 7 saniyede çıkması gerektiğini belirtiyor. Saniyede 80 MB okuma / yazma hızlarına sahip depolama birimi de “sahip olunması gereken özellikler” listesine girmiş durumda. USB 3.0 veya Thunderbolt desteği sunması gereken modeller, genelde tercihlerini USB’den yana kullanıyorlar. 2013 modellerde ise dokunmatik ekranın ve ses kontrolünün de zorunluluklar arasına gireceği söyleniyor. Şimdi, ufaktan incelemelere geçelim.
Ne dersiniz?
Intel’in yarattığı
Ultrabook konsepti, firmanın kurallarıyla belirleniyor ve belirlenmeye devam edecek. Pil ömrü, dokunmatik ekran desteği, kablosuz görüntü aktarımı yapmayı sağlayan WiDi teknolojisi gibi teknolojiler, her yıl çıta yükseltilerek Ultrabook’lara dahil edilecek. Böylece cihazlar, bilgisayar dünyasının yeni teknolojilerini öncü olarak kullanacak.
Samsung Ativ Book 7
Samsung, bu ürününde performansın yanı sıra kullanım rahatlığı ve inceliğiyle de öne çıkıyor.
Ativ Book 7, oldukça hoş bir tasarıma sahip. Bize gelen ürün, füme ile lacivert karışımı bir renge sahip ve fırçalanmış alüminyum görünümlü yüzeyi harika bir ikili oluşturuyor.
İnce tasarım, yüksek taşınabilirlik
Cihazın füme – lacivert renginin güzel görünüyor olması bir yana, ince yapısı da şıklığını destekler nitelikte. Ultrabook’larda göze güzel görünen bir durum var zaten. Cihaz ne kadar ince olursa, o kadar hoş görünüyor. Samsung da bu “incelik” konseptinden yeterince faydalanmış, ortaya 13 – 14 mm kalınlığında bir cihaz çıkarmış.
Yeterince ince olan cihaz, aynı zamanda hafifliğini de koruyor. Ürünü test süresince sırt çantamda taşıdım. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki çantada ortalama bir kitaptan fazla ağırlık yaratmıyor.
Ekran dokunmatik değil amA SERİNİN DİĞER ÜRÜNLERİNDE DOKUNMATİK EKRANLI MODELLER DE VAR
Cihazın kapağını açtığımızda, mat yüzeye sahip ekranı ile karşılaşıyoruz. Yüzeyin mat olması iki anlama geliyor: 1 – Ekran dokunmatik değil. 2- Ekran yansıma yapmayacak. Evet, Samsung Ativ Book 7 dokunmatik ekrana sahip değil. Ama dokunmatik ekranlı modeli de yakında satışa çıkacak. Cihazı geleneksel dizüstü bilgisayar modunda kullanıyoruz. Bu durumun sağladığı avantajsa ekranın üzerinde parlak bir yüzeye ihtiyaç duyulmaması. Böylece ekran hem incelmiş oluyor, hem de yansıma yapmıyor. Özellikle güneşli ortamlarda çalışanlar için bu durum büyük bir avantaja dönüşüyor.
Düz klavye, en keyİflİsİnden
Klavyeye baktığımızdaysa tuşların çok düzgün bir şekilde yerleştirilmiş olduğunu görüyoruz. ESC tuşunun tam köşede olması, F tuşlarının yerleşimi, Tab’ın, Caps Lock’un, Enter’ın, Backspace’in ve sağ Shift’in büyük olması, tam olarak ideal bir dizilimi gösteriyor. Yön tuşları birbirinin içine girmese de inceltilerek konumlandırılmış. Bu haliyle de basılması ve yön verilmesi rahat. Tek dikkat çeken şey, sağ üst köşedeki Delete tuşu olması gereken tuşun üzerinde Canc yazıyor olması. Bu Canc tuşu aslında bildiğimiz Delete tuşunun işlevini görüyor. Delete tuşunun biraz uzağında ise güç tuşu, cihazın gövdesine gömülü olarak bulunuyor.
Klavyenin alt tarafında orta boyutlarda bir touchpad bulunuyor ve cihazın konforlu kullanımını sağlıyor. Windows 8 dokunmatik ekranlar için tasarlanmış olsa da Ativ Book 7, fare ve touchpad ile de gayet rahat kullanılabiliyor.
Oyunlarda yüksek performans
Samsung Ativ Book 7’nin donanımı, rakip cihazlar arasından sıyrılabiliyor. İşlemci olarak Core i5 3337U kullanılıyor. 1.8 GHz hızında çalışan bu işlemciye AMD’nin HD 8570M GPU’su eşlik ediyor. Evet, diğer cihazların hepsi işlemci içerisindeki GPU’yu kullanıyorken, Samsung bu ürününde harici bir grafik çipi kullanmış. Performansa etkisinden birazdan değineceğim. 4 GB RAM’e sahip olan cihaz, pek çok cihazda olduğu gibi 128 GB’lik bir SSD depolama birimi kullanıyor.
Samsung Ativ Book 7’nin en çok dikkat çeken özelliklerinden biri, elbette ki harici GPU’su. Intel HD Graphics 4000 sayesinde üç boyutlu yazılımlar (oyunlar vb.), güzel bir performans ile çalışabiliyor. Samsung’da ise AMD’nin HD 8570M GPU’su, daha da yüksek performans sağlıyor. Pek çok Ultrabook’ta denediğim League of Legends’ı, en rahat ve en kaliteli olarak Samsung’da oynayabildiğimi belirtmem gerek. Akıcılık ciddi oranda fark ediyor.
Uzun batarya ömrü
Dokunmatik ekranı olmayan Ativ Book 7’nin bataryası, günlük kullanımda 7,8 saate kadar idare edebiliyor; bu da ciddi anlamda iyi bir zaman dilimi. Neredeyse sabahtan başlayıp, akşama kadar kullanabiliyoruz. Cihazın farklılaştığı oyun tarafına geçiş yaptığımızda ise (haliyle) bu süre biraz düşüyor. Harici GPU’nun da etkisiyle, batarya ömrü biraz daha kısalıyor geliyor. Fakat yine de batarya performansının iyi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Sonuç olarak: Samsung boyuttan ve incelikten ödün vermeden, yüksek performanslı bir ürün hazırlamış.
Neden alınır?
• Yüksek performansı
• Şık tasarımı
• Batarya ömrü
Sony Vaio Duo 11
Hem tablet hem dizüstü bilgisayar olan Sony Vaio Duo 11, ikisi bir arada Ultrabook’lar arasında yerini alıyor.
Sony Vaio Duo 11, diğer ürünlerden oldukça farklı yapıda bir Ultrabook. “Slider” tipindeki kasası, tablet olarak kullanmaya daha uygun bir çözüm olarak göze çarpıyor.
İlk bakışta tablet…
Cihaz, kapalı iken tek başına bir tablet konumunda duruyor. Üst tarafı komple ekran olan Vaio Duo 11, alt tarafındaki Windows tuşu ile Live Tiles arayüzüne geçiş yapabiliyor. Cihazın üst tarafından tutup kaldırdığımız zamansa ortaya klavye çıkıyor ve ekran eğim kazanıyor. 45 derecelik eğim kazanan ekran, oldukça rahat bir şekilde görülebiliyor. Tabii bu noktada Sony’nin kullandığı ekranın kalitesi devreye giriyor. IPS panel olan ekran, sabit 45 derecede duran ekranda her açıdan görülebilmeyi sağlıyor. Ne var ki tam dik şekilde kullanmak istediğiniz zamanlarda, bu isteğimizi karşılayamıyoruz. Yapısı izin vermiyor. Diğer taraftan tablet modundan en kolay şekilde dizüstü moduna geçen cihaz olduğunu hatırlatalım.
Boyuna göre etkili donanım
2 cm kalınlığındaki Vaio Duo 11, içerisinde Intel Core i5 3317U işlemci barındırıyor. Bu işlemci çift çekirdeğe sahip ve 1.7 GHz hızında çalışıyor; içinde de HD Graphics 4000 grafik işlemcisi bulunuyor. Ayrıca 128 GB SSD sürücüsü de donanıma eşlik ediyor.
Cihazın bu haliyle performansı, son derece tatmin edici. Güç Tasarrufu modunda kullanmadığımız takdirde, ürün oldukça rahat bir şekilde oyun oynatabiliyor. Ekranın Full HD olması ve piksel sıklığı bir hayli yüksek olduğu için Anti Aliasing efektine ihtiyaç duymadan net görüntü sağlayabiliyor. Bu açıdan bakıldığında HD ekrana sahip bir cihazdan performans olarak eksiği yok diyebiliriz. Cihazın yan tarafında yer alan giriş – çıkışlara baktığımızda, pek çok cihazda bulunmayan çift USB 3.0, standart Ethernet ve VGA gözümüze çarpıyor. Bu bağlantı noktalarının pek çok üründe bulunmaması, tamamen yer ve kalınlık kaygısından kaynaklanıyor ama Sony bunları cihaza sığdımayı başarmış.
5 saat yetmezse çözümü var
Ürünün içerisindeki batarya, toplam 4 – 5 saat kullanım süresi vadediyor. Cihazı bir süre gündelik kullanımım sonucunda, yazı yazarken (ekran ışığı kısık, WiFi kapalı, güç tasarrufu modunda) 5 saatlik kullanım süresine ulaşabildiğimi gördüm. Tatmin edici bir süre olduğunu belirtmem gerek.
Oyun kullanımında ise biraz daha farklı durum. Metrobüste League of Legends maçlarını izlemek isteyince süre yaklaşık 2 saate indi. Tabii güç tasarrufunun kapandığını, işlemcinin sürekli çalıştığını, WiFi’ın açıldığını ve ekran ışığının ortanın biraz üzerine çekildiğini hatırlatmalıyım.
Sonuç olarak; Sony Vaio Duo 11, farklı yapısı sebebiyle hem avantajlara, hem de dezavantajlara sahip. Avantajlar ağır bassa da, kalite ciddi bir şekilde ön plana çıkıyor.
Neden alınır?
• Asıl şekli tablet
• Klavyesi harika
• Taşınabilirliği iyi
Asus Taichi21
Firma, çift ekranlı Taichi21 modeliyle “ikisi bir arada” ürünlere farklı bir yaklaşım getiriyor.
Hem bileşenlerin ucuzlaması, hem yapılarının esnekleşmesi, hem de Windows 8’in dokunmatik ekranı bilgisayarlara getirmesi sebebiyle firmalar ilginç ve yaratıcı ürünler ile karşımıza çıkabiliyorlar. Asus’un Taichi21 modeli de kesinlikle “ilginç” kategorisine dahil edilebilecek bir ürün.
SANIRIM tek eksiğimiz 2. ekrandı…
Taichi21 de, ortaya yeni yeni çıkan ikisi bir arada ürünlerden biri. Yani hem tablet, hem dizüstü bilgisayar. Peki Asus bu modelinde ikisi bir arada konseptini nasıl uygulamış? Evet, burada işler biraz karışıyor. Zira kapağın içinde ve dışında olmak üzere iki tane ekran bulunuyor. Dış taraftaki ekran, aynı zamanda cihazın kapağının yüzeyi oluyor. Düz siyah yapı, böylece güneş altında farklı bir görünüme sahip olabiliyor. Kapağı açtığımızdaysa standart ekranla karşılaşıyoruz. İç kısımdaki ekran güzel görüş açılarına sahip olsa da, dokunmatik desteği sağlamıyor. Bu noktada ortaya şöyle bir sıkıntı çıkıyor: Tablet modunda dokunmatik olarak kullandıktan sonra, dizüstü kullanımında touchpad ile baş başa kalıyoruz.
kullanışlı klavye
Klavye kısmında abisi (abisi diyoruz da, aslında daha ucuz) Zenbook Prime’a yakın performans sergileyen Asus, çok iri olmasa da yine büyük tuşlarla sahip. Hatta bu cihazda tuş aralıkları ile tuş boyutları arasındaki dengenin daha iyi tutturulduğunu söyleyebiliriz. Tabii güç tuşu da köşede değil. Touchpad ise –iç ekranın dokunmatik olmamasından dolayı- sık sık “ihtiyaç duyulan” modunda. Neyse ki Asus, parmak uçlarını rahatsız etmeyen, yeterince kaygan ve oldukça geniş bir touchpad hazırlamış.
Oyun oynanır mı? Evet oynanır!
Asus Taichi21’in içerisinde 1.7 GHz hızında çalışan, çift çekirdekli Core i5 3317U işlemci bulunuyor. 4 GB RAM’e sahip olan Taichi21, oyunlarda kullanılmak üzere bir Intel HD Graphics 4000 GPU’sunu da işlemci içinde barındırıyor. Depolama alanı olaraksa 128 GB SSD tercih edilmiş. Batarya ömrü olaraksa 4 – 4,5 saatlik bir kullanım süresi söz konusu. League of Legends oynamayı tabii ki Taichi21’de de denedim. Sonuca baktığımızda ise, ayarların orta seviyede tutulması halinde rahatlıkla oynanabildiğini gördük.
Sonuç olarak; İlk bakışta eğlenceli bir cihaz olarak görünse de, işlevsel açıdan zayıf kalan bir cihaz. Zira ön ekranda dokunmatik kullandıktan sonra iç ekranda touchpad’e mahkum kalmak, kullanım esnasında rahatsız edici olabilir.
Neden alınır?
• Tablet olarak kullanılabiliyor
• Touchpadi başarılı
• Klavyesi kullanışlı
Asus Zenbook Prime
Asus, “Ultrabook’u en şık, en sağlam nasıl sunabiliriz?” sorusuna cevap bulmuş: UX31A Touch
Zenbook Prime, standart bir laptop kullanımına sahip, gayet hoş bir cihaz. Peki neden “hoş”? Çünkü inanın Asus bu ürününde tasarım olarak harika bir iş çıkarmış.
Tamamen alüminyum kasa
Asus Zenbook Prime öyle güzel bir tasarımla karşımıza çıkıyor ki dikkat çekmemesi mümkün değil. İnce yapısı, uçlara doğru gelindikçe daha da ince bir hal alıyor. En uç kısımlarında 2 – 3 milimetreye kadar inceldiğini belirtmem gerek. Cihazı asıl dikkat çekici kılan şeyse, kasasının tamamen alüminyum olması. Kapağın yüzeyinin hoş görünüyor olması, Asus logosuyla desteklenerek daha da dikkat çekici bir görünüme ulaşması sağlanmış.Kapağı açtığımızdaysa yine hoş bir görüntü ile karşılaşıyoruz. Ekranın bulunduğu kısım, komple cam ile kaplanarak kapalıyken de dikkat çekici olması sağlanmış. Tabii bu “komple cam” konseptinin bir sebebi de, dokunmatik ekran desteği sağlıyor olması.
İri tuşlar, geniş touchpad
Klavyeye baktığımıza, bir hayli başarılı bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Tüm tuşlar, olabildiğince büyük. Parmaklarımız kesinlikle aralardan kayıp, boşa basmıyor. Tuşların büyük olması çoğu durumda avantajlı olsa da, bu durumdan kaynaklı olarak yandaki tuşlara çarpma ihtimalimiz de var. Ben çarpmadım, rahat rahat yazı yazabildim. Tuşların dizilimi ve büyüklükleri son derece başarılı olsa da, güç tuşunun konumu bu işi biraz bozuyor. Sağ üst köşeye, klavye bölümünün içerisine yerleştirilen güç tuşuna, Enter veya Delete tuşlarına basacakken çarpmak mümkün.
Core i7 ile maksimum performans
Gücünü Intel’in Core i7 3517U işlemcisinden alan Asus Zenbook Prime, ciddi anlamda yüksek performans sağlıyor. Ultrabook’larda kullanılan en güçlü işlemcilerden biri olan 3517U, içerisinde Intel HD Graphics 4000 GPU’sunu taşıyor. 1.9 GHz hızında çalışan bu işlemci, 4 GB RAM ile desteklenerek yüksek performans değerine ulaşabiliyor.
Gücüne rağmen 6 saat kadar batarya kullanım süresine ulaşan cihaz, sürekli olarak kullanılmaması halinde 1 günü rahatlıkla çıkarabiliyor. Yani güç adaptörünü taşımamıza pek gerek kalmıyor ki, bence çok önemli bir avantaj.
Sonuç olarak; Yüksek performansı harika bir tasarımla birleştiren Asus, batarya performansı konusunda da isteneni verebiliyor.
Neden alınır?
• Yüksek performans
• Batarya ömrü
• Ekranın kalitesi
Acer Aspire S7 391–5331
Acer, bu modeliyle şıklık ve taşınabilirlik konularıyla ön plana çıkıyor.
Ultrabook’larda öne çıkan başlıca özelliğin incelik ve taşınabilirlik olduğunu biliyoruz. Acer da Aspire S7 modeli ile bu maddeyi hedef almış.
Kağıt gibi dizüstü bilgisayar
Aspire S7 de inceliği ve hafifliği ile ön plana çıkıyor; cihaz sadece 12 – 13 mm kalınlığında. Yani günümüz akıllı telefonlarından sadece 3 mm kadar daha kalın. Bu incelik, cihazın bir bilgisayardan ziyade ince bir defter görünümünde olmasını sağlıyor. Eh, bize gelen cihaz da beyaz renkteydi ve –haliyle- deftere ciddi anlamda benziyordu. Cihazın üst kısmı düz bir plastik gibi görünüyorsa da, en dış yüzey cam ile kaplanmış. Bu da hem daha parlak, hem daha kaliteli görünmesini sağlıyor. Ayrıca kolaylıkla iz tutabilen beyaz yüzey, çok daha rahat bir şekilde silinebiliyor. Yani her iki taraftan da avantajlı. Bu kadar ince olan bir cihazın sağlamlığını sağlamak için Acer, kasanın dış tarafını metalle çevirmiş. Cihazın 4 yanı da sağlam bir metal ile kaplı. Bu metal kısım, şıklığa şıklık katıyor. Ne var ki, cihazı tutma biçimimize göre çok çok hafif de olsa elimizi acıtabiliyor.
Şık ve minimalist klavye
Aspire S7’nin kapağını açtığımızda, klavye çevresinin tamamen metal kaplama olduğunu görüyoruz. Tabii tuşları da, bu metal yüzeye uyumlu olacak şekilde tasarlamışlar. Klavyeye baktığımızda ise, F1, F2,…,F12 tuşlarının, Fn tuşu aracılığı ile 1,2,…,0,*,- tuşlarına atandığını görüyoruz. F tuşlarını sık sık kullananlar için sıkıntılı bir durum olsa da standart kullanıcılar için “tuş kalabalığının azalması” anlamına geliyor. Tuş yükseklikleri de gayet makul bir şekilde ayarlanmış.
İnce ama İÇİ DOLU :)
Acer Aspire S7, ince yapısına rağmen güçlü bir donanıma sahip. Intel’in Core i5 3317U işlemcisine sahip olan ürün, çift çekirdeği ile 1.7 GHz’lik bir hızda çalışıyor. Bu işlemcinin içerisinde, Intel HD Graphics 4000 GPU’su da yer alıyor. 4 GB RAM ile desteklenen bu işlem gücü, Ultrabook’ların olmazsa olmazı SSD depolama birimine de sahip. Kapasitesi ise 128 GB. Cihazın bu haliyle sunduğu performans, kesinlikle kötü değil. 1920 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip olan ekranındaki pek çok yazılımı çok rahat bir şekilde çalıştırabiliyor.
Sonuç olarak; Taşınabilirliği ile ön plana çıkan, harika bir cihaz olmuş.
Neden alınır?
• Batarya ömrü
• Hafifliği
• Şıklığı
Exper F4B
Exper, rakiplerini fiyat avantajıyla vurmayı hedefliyor.
Ultrabook piyasasının hareketliliği ortaya çok hoş ürünlerin çıkmasını sağlıyor olsa da fiyat tarafında bir miktar sıkıntı yaşandığı kesin. Zira bu ürünlerin fiyatları, genelde 2500 TL ve üzeri olarak etiketleniyor.
Uygun fiyata başarılı tasarım
Exper F4B, fırçalanmış alüminyum görünümlü kasasıyla hoş bir görüntü sergiliyor. Üst kapak böyle bir görünüme sahipken, kapağın uç tarafları metal ızgara görünümüyle cihazın güzelliğini tamamlıyor. Bir hayli ince bir cihaz olduğu için, şıklık konusunda ciddi anlamda iyi bir konumda yer alıyor. Tabii inceliğin bir getirisi de, hafiflik. Cihazın ağırlığı, rakip ürünlere göre daha başarılı. Cihazın kapağını açtığımızda, oldukça geniş bir ekran ile karşılaşıyoruz. Geniş diyorum, çünkü çerçevesi cidden çok dar. Kapağın iç tarafı, neredeyse komple ekran. Hal böyle olunca daha rahat bir görüş alanı ile iş yapabiliyoruz. 1366 x 768 piksellik ekranı, “idare eder” derecede bir görüş açısı sunuyor. Dokunmatik desteği ise mevcut değil.
Ekranı gibi geniş klavye
Exper F4B’nin klavyesinin yüzeyi, hafif bir çukur olacak şekilde tasarlanmış. Böylece tuşlar ekran kapandığında, ekranda iz bırakmıyor.
Klavyeyenin tuşları, basıldığını en net hissettiren tuş takımlarından biri olmuş. Bir masaüstü klavyesi kadar olmasa da bu hissi yaşamak, daha rahat yazı yazabilmeyi sağlıyor. Tuşların yerleşimi, büyük oranda standart klavye dizilimi şeklinde. Farklara göz atacak olursak, Enter tuşunun yarım kalıp virgül ile birleştirilmesi ve Page Up, Page Down, Home ve End tuşlarının sağ tarafa dikine konumlandırılmış olması değişikliklerini görüyoruz.
Uygun fiyatına rağmen rekabetçi donanım
Exper’in Ultrabook’u uygun fiyatlı olduğu için akıllarda “dandiktir, yavaştır” önyargısı oluşturuyor ama aslında gayet orta seviye bileşenlerden oluşuyor. Intel Core i5 3317U işlemcisi, Intel HD Graphics 4000 ile destekleniyor. 4 GB RAM ile desteklenen donanım, 128 GB SSD depolama birimi ile noktalanıyor.
Performans olarak değerlendirildiğinde, gündelik uygulamaların ve internette sörfün tamamen akıcı bir şekilde gerçekleşebildiğini belirteyim. Oyunlardaysa ilginç bir durum mevcut. Ekranın çözünürlüğü biraz düşük olduğundan diğer cihazlardan daha yüksek kare oranlarına ulaşabiliyor. Evet, ekran harika görünmüyor ama oyunlar daha akıcı oynanıyor.
Sonuç olarak; Exper fiyat hedefli, ciddi anlamda başarılı bir ürün ortaya çıkarmış.
Neden alınır?
• Fiyatı çok uygun
• Performansı yüksek
• Tasarımı hoş
HP Spectre TouchSmart
Ultrabook’ta da büyük arayanlar için HP, Spectre TouchSmart’ı sunuyor.=
HP Spectre TouchSmart 15-4000et, geniş ekranda çalışmayı tercih eden kullanıcılara hitap ediyor. Çünkü cihaz, diğer Ultrabook’ların aksine tam 15.6 inçlik bir ekrana sahip. Geniş ekranda çalışmayı sevenler için bire bir.
HP’den şık bir kasa
Spectre TouchSmart, iri bir yapıya sahip olmasına rağmen son derece şık bir görünüme sahip. Fırçalanmış alüminyum yüzeyin köşesine şık bir HP logosu kondurulmuş. Kasanın köşeleri ise özenle işlenmiş. Bu işlenen kısımlar, iPhone 5’in köşe işlemelerini andırıyor. Oldukça hoş göründüğünü belirtmem gerek. Kasa biraz iri olduğu için, sağlamlığı sağlamak için aynı zamanda biraz kalın da. 22 mm kalınlığındaki ürün, 2.1 kg ağırlığıyla yine boyutuna göre ince ve hafif olduğunu gösteriyor. Zira 15 inçlik monitöre sahip olan cihazlarda, bu kalınlık ve ağırlık değerlerini bulmak çok da kolay değil. Cihaz bu noktada Ultrabook’luğunu konuşturuyor.
Dev gibi dokunmatik ekran
Ürünün kapağını açtığımızda, son derece şık yapılandırılmış bir ekranla karşılaşıyoruz. Ekranın ön yüzeyi camla kaplı ve kasanın dış tarafına gittikçe hafiften inceliyor. Dokunmatik ekranlarda kullanılan “kasa dahil her yer cam” konsepti, bu üründe de. Şıklığı tartışılmaz.
Klavye tarafına baktığımızda ise, çevresinde genişçe bir alanın boş bırakıldığını görüyoruz. Klavye, standart dizüstü bilgisayar klavyelerinden pek de farklı değil. Fakat böyle büyük bir cihazda, tuşların biraz daha geniş tutulmasını beklerdim. Özellikle üst köşelerde yer alan Esc ve Delete tuşlarının –şık durması amaçlanarak- yarım tuş havasına bürünmesi çok da hoşuma gitmedi doğrusu. Klavye tarafında biraz daha başarılı iş çıkarılabilirdi diye düşünüyorum.
Intel Core i5 3317U’dan güç alıyor
HP Spectre TouchSmart, içerisinde Intel’in Core i5 3317U işlemcisini barındırıyor. Bu işlemci, 1.7 GHz hızında çalışıyor ve Intel HD Graphics 4000 GPU’sunu barındırıyor. 4 GB RAM ile desteklenen cihaz, 128 GB SSD depolama alanına sahip. SSD depolama alanı sayesinde uygulamalar, programlar oldukça hızlı açılıyorlar.
Beats Audio desteği sunan ürünün üzerindeki hoparlörler, beklenenden daha iyi ses kalitesi sağlayabilir. Bas seslerde –beklendiği üzere- çok bir şey sunamasa da, bir dizüstü bilgisayar için bir hayli başarılı olduğunu söylemem gerek.
Sonuç olarak; HP, daha büyük ekran isteyen kullanıcılar için ses kalitesi yüksek, şık bir cihaz hazırlamış.
Neden alınır?
• Geniş ekranı
• Hoparlör ses kalitesi
• Tasarımı