Yumurta ister misiniz? Kahvaltıya değil, Twitter hesabınıza?
Hangi toplantıya girsem, hangi siyasetçiyle konuşsam, hangi şirketin IT’cisine rastlasam, hangi çapkın erkeğe denk gelsem derken tüm Türkiye’nin “dert”i aynı olmuş… Takipçi sayısı mevzuu… Her “Ne kadar nicelik değil, nitelik önemlidir!” diye anlatıp dursam da nafile… İlla o takipçi sayısı on binleri bulacak… Madem öyle, takipçi mevzuunda son durumu özetleyeyim…
Twitter hayatımıza girdiği günden beri, takipçi sayısı ile özdeşleşen bir mecra oldu. Takipçi sayımız ne kadar yüksekse o kadar “kaale alınan” bir insan olduk.
Başlarda takipçi sayımızı arttırmak için “insani” hilelerimiz vardı. Mesela önce kişileri takip ediyor, sonra onlar bizi geri takip edince belli bir süre bekliyor ve sinsice bu profilleri takipten çıkartıyorduk. Zaman içerisinde profilimizi takipten çıkartanları gösteren ve hatta bizi takip etmeyi bırakanlar olduğunda bize bildirim yollayan uygulamalar çıktı… Nihayetinde bu işin modası geçti.
Sonrasında kısa bir dönemi hilesiz geçirdik. Bu dönem Twitter’ın en “adil” dönemiydi. Ne kadar güçlü bir markamız varsa ve insanlarla ne kadar pozitif etkileşimde bulunabiliyorsak, o kadar da takipçimiz oluyordu. Tabii ki, beğenilmek ve ilgi görmek insan egosunun temel besin maddesi olduğu için birini takip etmediğimiz halde onun bizi takip etmesini sağlamak oldukça zordu. Bu çıkmazdan dolayı takipçi ihtiyacı üzerine çözümler üretilmeye başlandı.
İlk başlarda Twitter takipçi ihtiyacı milyonları bulmuyordu. Bugün ise hiç tweet atmayan bir ünlümüzün milyonlarca takipçisi olması gerekiyor! Düşünebiliyor musunuz, Türk vatandaşı bir “türkücü”nün, ABD Başkanının neredeyse onda biri kadar takipçisi var. ABD Başkanı, dünya gündemine oturmuş bir konu ile ilgili tweet yazdığı zaman 4 saatte 850 RT alırken, bir Türk “karpuzcu” 10 dakikada 7000 RT alıyor! Siz mantıklı bulduysanız ben de “inanacağım” mecburen… :)
Peki, bu durum ne kadar organik (gerçek), ne kadar değil (robot).
Öncelikle takipçi satın almanızın birkaç yolu var…
Yabancı robot (yumurta, yani gerçek olmayan) takipçi satın alabilirsiniz. Bu yumurta hesaplar bilgisayar programları kullanılarak açılıyor ama ömürleri pek uzun değil (Şu sıralar ortalama ömürleri 60 gün civarı). Bunu satın almanın en büyük sıkıntısı hesabınızdaki takipçi sayınızın, haftalar sonra ansızın birkaç saat içerisinde binlerce kişi birden düşmesidir.
Her ne kadar internette takipçi satanlar, bu takipçiler silindiğinde para iade garantisinden bahsetse de ben 30 TL için ABD’ye gidip adam döven İstanbullu duymadım.
Türk robot da satın alabilirsiniz ama Türk Malı “yumurta” satan programcı pek yok.
Diğer bir yöntem, yabancı gerçek takipçi satın almanız. Bu durumda size satın aldığınız takipçinin yaklaşık % 50 fazlası yükleniyor. Yani 10 bin takipçi için ödeme yaptıysanız size 15 bin takipçi yükleniyor. Çünkü sizi habersiz olarak takip eden (Program ya da uygulama sahipleri tarafından profiliniz takibe aldırılıyor) kişiler bunu fark ettiklerinde profilinizi takip etmeyi bırakıyorlar ve zaman içerisinde takipçi sayınız düşüyor ama yüklenen takipçilerin sıfırlanması çok uzun bir süre alıyor. Bu satın almalarda da ani düşüşler olması mümkün. Neden mi? Diyelim siz 30 bin takipçi satın aldınız ve hesabınıza 45 bin kişi yüklendi. Twitter’da sizi en son takip eden (ettirilen) hesap, takip edenler listenizde en üstte görünür. Yani işi gücü bırakıp, sayfa sayfa aşağı kayarak tek tek beni kim takip ediyormuş diye inceleyecek olsanız, 45 bin kişiyi taramak günler sürer. Dolayısı ile bu yüksek rakamlarda yükleme yapanlar 45 bin kişinin ilk 40 bin kişisi gibi bir rakamı robot olarak ve son 5 bin kişiyi ise bu gerçek kişilerden yüklemektedirler (art niyet tabii). Dolayısı ile siz “Gerçek takipçilerim var ve beni takipten bırakmıyorlar!” diye sevinirken bir sabah kalktığınızda toplu olarak robotlarınızın bir salgın hastalık nedeni ile öldüklerini ve sizi terk ettiklerini görebilirsiniz… :)
Aynı şekilde üçüncü bir yöntem de Türk gerçek takipçi satın almanızdır. Sistem olarak yabancı gerçek takipçi satın almaktan bir farkı yoktur…
Şimdi konunun olması gereken noktasına gelelim. Eğer iyi bir yazılım şirketiyle anlaşırsanız ve illa “Takipçi sayım artsın” diyorsanız, kendinize bir program ya da internet sitesi yaptırmanız en güvenli yoldur. www.haydingaritakipcikazanalimartik.net gibi bir site yaptırır da bu sitelerin veri tabanlarına Twitter kullanıcı adınızı ekletirseniz, siteye giren herkes sizi otomatik olarak takip etmiş olur. Buradaki sorun da, takipçi satın almaya vereceğiniz paranın çok daha fazlasını yazılımcıya vermek zorunda kalmanızdır. Şimdi diyeceksiniz ki “Yazılımcıya ödemeyi bir kez yapacağım”. Maalesef yanlış… Twitter sık sık yazılım ve güvenlik güncellemeleri çıkartmaktadır. Hemen hemen her güncellemede, siteniz kullanılmaz hale gelecektir ve yazılımcı eninde sonunda, sisteminizi güncellemek ve tekrar kullanılabilir hale getirmek için sizden bir ödeme isteyecektir. Bu arada şunu da unutmamak gerekir ki sizi yeterince kişi takip etmiyor derdi ile bu siteyi yaptırıyorsanız, aynı şekilde site de takip edilmeyecektir.
Site de olsa, Twitter da olsa, sorun takip edilmek demek ki… :)
Peki, bu sorun nasıl çözülür? Öncelikle yurt dışındaki profesyonel yazılımcılar, size kaybolmayan robot hesaplar satıyorlar ama maalesef ülkemizde hiçbir şeyin karşılığı ödenmediği için adamlar Türk müşteriden bıkmışlar… Çünkü önce sipariş edilip, takipçiler yüklendikten sonra iptal edilen PayPal ödemeleriyle uğraşmak başlı başına bir iş…
Ülkemiz Twitter kullanıcıları için en doğru yöntem, bu işi gerçekten marka değerlerini sarsmayacak kadar bilgili birine yaptırmalarıdır. Bu da Twitter’ı kendisidir. Yanlış anlamayın, Twitter takipçi satmıyor… Twitter’ın Türkiye temsilcisinden, resmi olarak reklam bütçesi satın alabilir ve bu bütçe ile hesabınızı tanıtabilirsiniz. Tabii profilinizi reklam ile tanıttığınız kişilerin “takip et” düğmesine basmaları için başarılı paylaşımlar yapmamanız durumunda paranız maalesef çöpe gidecektir.
Bir Okuyucu Sorusu
Soru: Arap Baharı ile güçlenen ve bir devrim aracı olarak algılanmaya başlanan sosyal medya kavramı sizce gelecekte kişileri daha mı özgürleştirecek yoksa sonumuzu mu hazırlayacak?
Cevap: Çok geniş bir alana yayılan bir soru ama günümüzde gelinen noktadan sonra, uzun yıllar sosyal medyanın yerini başka bir enstrümanın alabileceğini düşünmüyorum. Bence insanları kitleler halinde tepkilerini göstermek için özgürleştirip güçlendirmiş olsa da perdenin diğer tarafında sosyal medya ile insanları yönlendirmek de aynı şekilde kolaylaştı. Ben sosyal medyayı; yazılımcılar açısından analiz ve pazarlama amacına hizmet eden mecra, toplum açısından muhalefet mecrası (muhalefet derken sadece siyasi olarak algılamayın tabii, bir ürüne karşı da olabilir, hizmete karşı da ama özetle insanlar sosyal medya olmadan da övgülerinden daha çok yergilerini dile getirirlerdi), bireyler açısından da egolarını besleme ve tatmin etme mecrası olarak görüyorum.
Sosyal medya kişilerin egolarını büyütmelerini kolaylaştırdığı kadar, iç dünyalarında daha da mutsuzlaşmalarına neden oluyor. Sadece sosyal medya olarak düşünmeyin, gerçek hayatta da (ki belki sosyal medya da gerçek hayat) olduğundan daha zengin, akıllı, güçlü görünmek istemeyen yoktur. Sadece, sosyal medya bunu “başarmanın!” daha kolaylaştığı bir alan… Kişi yarattığı “sahte kendisi” ile sanal dünyada o “sahte ve abartı kendisine uygun” kişiler ile arkadaş olup bunu gerçek hayata taşıyamadığı zaman, iç dünyasında daha kolay bunalıma sürüklenebiliyor.
Neden eskisi kadar “sesli” iletişime geçmiyoruz? Sesli iletişimi yüz yüze görüşme ya da telefonda konuşma olarak algılayabilirsiniz. Artık ses çok değerli! Her şeyi yazıyoruz çünkü… Sadece sosyal medya olarak değil, mesela e-mail olarak da… Kişi sosyal medyada var olduğu sürece, kendisi ile aynı duyguları paylaşan (duygudaş) insanlar ile yüzeysel de olsa bir arkadaşlık paylaşıyor. Tanımadığı bu insanlarla olan dijital arkadaşlığı önemli olmasa da bu dijital arkadaşlardan kazandığı dijital duygular, küçük küçük birikerek toplamda psikolojisini etkileyecek büyüklüğe ulaşıyor. Twitter üzerinden yüzeysel arkadaşlıklar kurabildiği gibi, kişisel Facebook’undaki arkadaş listesine tanımadığı bir kişiyi dahil ederek özel hayatını o kişiye daha da açabiliyor.
Her ne kadar bireyler çevrimiçi dünyada tam olarak kendilerini yansıtmasalar da ister istemez fazlasıyla “açık” veriyorlar. Dolayısı ile aslında sosyal medya, tamamen “toplumu anlama mecrası”. Özellikle siyasilerin başarılı sosyal medya kampanyaları ile toplumu anlamaları ve siyasi duruşlarını bu yönde şekillendirmeleri ile ciddi başarılar kazanmaları da mümkün.
Nisan ayında görüşmek dileği ile… Sevgimle kalın…
Bu yazı, Hardware Plus Nisan 2014
sayısında yayınlanmıştır.