Akıllı telefonlar ölümcül mü? İnsanı öldürebilecek, insana zarar verebilecek unsurları saydığımızda pek çok kişinin aklına akıllı telefonlar gelmez. Ancak tahmin edemesek de akıllı telefonlar da bu unsurlardan birisi.
İlginizi çekebilir: IMEI kayıt ücretine yine zam geliyor!
Akıllı telefonlar, özellikle 2007 yılında iPhone’un çıkışıyla ciddi anlamda hayatımıza girdi. Akıllı telefonların zararları denince daha çok sinyaller, radyasyon gibi etkenler aklımıza geliyor. Örneğin araba sürerken telefon kullanımı nedeniyle meydana gelen ölümlü kazalar ilk başta akla gelmiyor.
Avustralyalılar, yollarda artan ölümün ana sebeplerinden biri olarak araç kullanımı esnasında okunan mesajları görüyor. Avustralya’da 2013 yılında yapılan bir yol güvenlik anketine göre, Avustralya‘da araç kullananların %32’sinin sürüş esnasında SMS vb. uygulamalardan mesaj okuduğu verisine ulaşıldı. Bu kullanım sırasında dağılan dikkatin de bu kazalara neden olduğu düşünülüyor.
Amerika‘da, 2009 yılından bu yana yaya ölümleri %51 gibi çok ciddi bir oranda artmış durumda. Bununla beraber, 2017 yılında, Avustralya‘da 1 yıl içinde yaya ölümlerinde %20 artış olduğu belirlendi.
Eğer siz etrafınızda, yoldan geçen araçlara aldırmadan telefona bakarak yürüyen insanları görmüyorsanız, muhtemelen siz de aynı hata içinde olduğunuzdandır.
Bir günlük aktivite izleme/gözlem yazılımı olan Moment ile yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir Amerikan vatandaşı günün 4 saatini telefonun ekranına bakarak geçiriyor. Ekranda okuduğumuz şeylerin hepsi de olumlu olmuyor, kötü haberler, iç karartıcı gelişmeler sonucunda vücudun kortizol vb. hormonlar salgılayabiliyor. Kortizol seviyesinin artması sonucunda, nabız artıyor, kan şekeri ve adrenalin yükseliyor. Vücut stres anında da kortizol salgılayabiliyor. Yaşadığınız stres sonucunda telefona bakmak istiyorsunuz ve kötü bir haber görünce kortizol salgılama tekrar meydana geliyor ve bu bir kısır döngüye dönüşebiliyor. The Hacking of The American Mind isimli kitabın yazarı Dr Robert Lustig, New York Times’a yaptığı açıklamada, çağımızın kronik hastalıklarının stres nedeniyle şiddetlendiğini ve telefonlarından da bu durumun en büyük etkenlerinden biri olduğunu açıkladı.
Sağlık sorunları dışında, bilinçsiz ve fazla telefon kullanımının sosyal hayata ve genç nesillerin geleceğine de ciddi bir negatif etkisi bulunuyor. Çocuklar artık 10 yaşında akıllı telefonlara alışıyor ve daha ilerisi için akıllı telefonsuz bir geleceği akıllarına bile getirmiyorlar. Teen Brain‘in yazarı David Gillespie, çocuklara telefon vermeyi, uyuşturucu vermeye benzetiyor. Akıllı telefonların ekranlarında gerçekleşen şeylerin, çocukları depresyona soktuğunu, endişeli bir hale soktuğunu ve zaman geçtikçe daha bağımlı hale getirdiğini söylüyor. Gillespie, kitabında birçok ilginç noktaya değiniyor. 2007’den bu yana, gençlerin hamile kalma, alkol ve sigara kullanımının yaklaşık %50 oranında düştüğü görülmüş. Bu gelişimler oldukça olumlu gözüküyor. Ancak bununla paralel olarak azalması gereken stres gibi psikolojik rahatsızlıklar 2 katına çıkmış durumda. Bu durumun sebebi de artan bilinçsiz ve uzun süreli akıllı telefon kullanımı.
Apple Computer‘ın kurucu ortaklarından Steve Jobs, akıllı telefonlarda “güzel, kolay kullanılan ve zor vazgeçilen” cihazlar yapma amacıyla yola çıkmıştı. Ancak Jobs ailesi, çocuklarının telefona yaklaşmasına dahi izin vermediklerini açıklamıştı.
Yaklaşan 5G çağındaki muhtemel radyasyon, sağlık kaygıları konuşuladursun, telefonların sağlığımıza hatta geleceğimize çoktan zarar verdi-veriyor. Henüz 12 yıl olmasına rağmen, akıllı telefonlar sosyal hayata, sağlığımıza ve psikolojimize şimdiden büyük zararlar vermiş durumda.