Artık cep telefonları bile bundan 10 sene öncesinin masaüstü bilgisayarları kadar depolama alanı sağlarken, sayısal veriler, filmler ve müzikler gelişen iyileştirme teknolojileriyle her geçen gün daha fazla veri alanına ihtiyaç doğururken, hemen her kullanıcının en az bir harici sabit diske sahip olması gerektiğini söylemek yanlış olmaz. Hemen her alanda mutlaka ihtiyaç duyacağınız sabit diskler dünyasını bugünün perspektifinden değerlendirmek istedik.
Kullanıcının ihtiyacına göre kullanım alanı ve şekli değişen harici sabit diskler (ya da taşınabilir sabit diskler) genel olarak veri depolama, veri yedekleme, ortak veri havuzu oluşturma ve elbette ki veri taşıma gibi ihtiyaçlar için kullanılıyor. Bir harici disk her bir kullanıcı elinde bambaşka nitelikler ve sebeplerle kullanılabilir, örneğin siz yüksek veri içeren çalışmalarınızı bir başka sisteme taşımak için kullanıyorken, bir başka kullanıcı aynı ürünü doğrudan veri arşivlemek için kullanabilir.
Aslında her bir kullanım alanı seçeceğiniz harici diskin teknik niteliklerini de belirlemektedir. Örneğin ayda yılda bir göz atacağınız (belki de yıllarca ihtiyaç duymayacağınız) bir veri arşivi için süper dönüş hızlarında ve en iyi veri transfer yollarını kullanan bir diske hiçbir zaman ihtiyacınız olmayacaktır. Benzer şekilde sürekli olarak veri taşıma amacıyla kullanacağınız bir harici diskin, masaüstünde şık durup durmadığı, tasarımı, masaüstü sabitleyicisi gibi özellikleri de sizi ilgilendirmeyecektir.
Kullanım alanları ve temel özellikleriyle harici disk aleminde etraflıca bir tura çıkıp, günümüz harici disk çözümleri hakkında elinizin altında bulunması gereken bir rehber derlemeye çalıştık. Dilerseniz her şeyden önce en önemli detaylardan biri olan, veri transfer protokolleri (yolları ya da kapıları da deniyor) hakkında biraz daha bilgi sahibi olalım.
Seçenekler kafa karıştırıcı
Bundan kısa bir süre önce USB ve FireWire adında teknoloji hayatımızda sık kullanılan iki ayrı temel veri transfer kapısı bulunmaktaydı. Uzun yıllar bu iki temel protokol kendi alanlarında gelişimlerini sürdürerek transfer hızlarını arttırdı. Kimi zaman USB liderken kimi zaman da FireWire USB’ye fark attı. Durum böyle olunca her şeyin sonunda karşımızda birden fazla FireWire ve USB protokolü belirmeye başladı. Çok geçmeden NDAS (ağ bazlı veri transfer sistemlerinden biri), eSATA ve Thunderbold gibi harici disklerle uyumlu bambaşka teknolojiler de ortaya çıkınca iş gerçekten karışık bir hal aldı ve ortalık ciddi bir standartlar yığınına dönüşmeye başladı. İşte bu standartlar yığınında her şeyi özetlemek için, herbirini pazardaki son teknolojik durumlarına göre açıklayalım.
FireWire varlığını koruyor; FireWire 800
Her ne kadar sürekli olarak USB ile çekişmeli ve hararetli bir rekabet içinde olsa da ve hatta bir dönem artık gözlerden kaybolmak üzere gibi görünse de FireWire özellikle profesyonel ve endüstriyel alanlar kullanımına hiç ara verilmemiş güçlü bir teknoloji olarak da biliniyor.
Bugünün FireWire teknolojisi adından da anlaşılacağı üzere 800 Mbit/s hızına oturmuş durumda. Fakat bu FireWire’ın limiti olarak anlaşılmasın zira FireWire aslında 3200Mbit/s (saniyede yaklaşık 400 MB) hızına çıkabilen bir teknoloji, fakat elbette ki bu henüz son kullanıcı ürünlerinde pek rastlanır bir oran değil.
Bilenler bilir (kartlı ve diskli kameralardan hemen önce) profesyonel ve yarı profesyonel video kameralar, bilgisayara görüntü aktarmak için FireWire yolunu kullanırdı. Oysaki aynı dönemlerde çok iddialı USB çözümleri de olduğu halde USB ile bu görüntüleri aktarmak olanaksızdı. Hemen bir detaydan bahsedelim; bazı video kameralar USB çıkışlarına da sahipti fakat bu çıkış MPEG gibi sıkıştırılmış görüntüleri basit yolla bilgisayara transfer etmek için kullanılıyordu. Bu alanda FireWire’ın kullanılması aslında FireWire’ın neden daha endüstriyel bir standart olarak oturduğunu da açıklıyor. Şöyle ki FireWire o dönemlerde bir musluktan sürekli akan bir su gibi veriyi kesintisiz olarak sürekli transfer ediyordu, bu da gerçek zamanlı video gibi kesintisiz veri akışı gerektiren çözümler için oldukça faydalıydı. Fakat USB (ki işte en büyük detay) aynı dönemde verileri “paketler” halinde transfer ediyordu, tabiri caizse birim zamanda su yoğunluğu daha fazla olsa da suyu bir musluktan akar gibi değil aksine resmen “kova kova” taşıyordu ve bu kovanın dolması da veri akışında (milisaniyeler seviyesinde) kesintilere neden oluyordu.
Bugün FireWire 800 arabirimi hem yüksek hem kesintisiz ve hem de Full/Dublex yani aynı anda çift yönlü veri akışıyla popülerliğini koruyor. Saniye de 1.6Gbit/s ve 3.2Gbit/s transfer hızlarına sahip FireWire 1600 ve 3200 ne zaman market raflarında hemen erişilebilir seviyede olur bilemeyiz ama sadece bu detayla bile FireWire’ın tüm şovunu henüz görmediğimizi söyleyebiliriz.
Adı gibi “Evrensel”; USB 3.0
USB gerçekten de adının (Evrensel Seri Veriyolu) hakkını veren ve gerçekten de cep telefonundan video kameraya, ses kartlarından şarj cihazlarına kadar inanılmaz yaygınlığa sahip evrensel bir veri yolu. USB ilk yıllarındaki acemiliğini ciddi şekilde üzerinden atarak USB 2.0’la kendini toparladı. Ne de olsa USB 1.0 hayatımıza girdiğinde “sadece” 1.4Mbit/s hızında veri transferi sağlıyordu, USB 2.0 ile bu oran 480Mbit/s’e çıktı ve evet ilk defa FireWire’a rakip oldu. Bu veri oranı ona saniyede 35 MB ile 280 MB arasında değişen bir veri transfer seviyesi sağlıyordu. Her ne kadar USB 2.0 kendini aşmış bir teknoloji olsa da veri transfer hızındaki tutarsızlık bir önceki cümlede yer aldığı gibi çok fazlaydı.
USB bu evrensel niteliği sebebiyle pil şarj etmekten gerçek zamanlı elektrik kaynağı olmaya, ebat ve diş sayılarına göre mikro ve mini gibi fizikler farklara kadar yığınla alt başlık altında standartlaşmaya başladı.
Bugün halen piyasanın yarısından fazlası USB 2.0 kapısını kullanan harici disklerle dolu olsa da bu diskler özellikle gerçek zamanlı çalışma ortamı için halen en iyi çözüm değiller. Yani USB 2.0 ile bağlı bir disk üzerinde çalışmanızı yapmanız kesinlikle verimli olmayacaktır. Dikkat yapamazsınız değil, verimli olmayacaktır diyoruz.
Neyse ki USB 3.0 yıllar sonra karşımıza çıkıyor ve 5.0Gbit/s gibi rekor sayılabilecek bir transfer oranı vadediyor. Elbette ki bu diğer tüm teknik açıklamalar gibi ideal şartlar altında (ki biz o ideal şartların günlük kullanımda oluşacağına inanmıyoruz) gerçekleşebilecek azami veri hızları. Fakat yine de bunun heyecan verici bir yenilik olduğunu kabul etmek gerekir.
USB 3.0 önceki abileri USB 1.x ve USB 2.x ile geri uyumlu, fakat giriş bağlantı uçları o kadar değişken ki teoride bu uygunluk pratikte pek o kadar da “pratik” olmayabilir. Aynı sorunların FireWire’da da var olduğunu hatırlatalım.
En iyisi, en zoru; eSATA
SATA bildiğiniz gibi aslında doğrudan çıplak disk üzerinde bulunan ve artık IDE’nin yerini çoktan almış olan bir doğrudan bağlantı kapısı.
Günümüzde neredeyse tüm dahili sabit diskler anakartlarımıza SATA üzerinden bağlanıyorlar. eSATA ise bildiğiniz SATA yolunun kablosunun bilgisayar kasamızın paneline bir kaçak hat çekilmiş hali. Yani aslında böyle bir harici arabirim yok, temelde olan şey anakartımızdan çıkan bir SATA uzatma kablosundan ibaret.
Durum böyle olunca eSATA destekli bir harici diskin aslında dahili bir disk niteliği ve performansında çalışabileceğini söyleyebiliriz. Hıza gelince SATA 3.0 teoride 6.0Gbit/s veri transfer hızına sahip. Fakat bu oranı herhangi bir harici bağlantı standartıyla kıyaslamayın zira burada tamamen dahili çalışan diske yakın bir performanstan bahsediyoruz.
Burada asıl iş harici diskinize düşüyor kendi haznesi içerisinde yerleştirilmiş eSATA bir harici diskiniz varsa bunun size en büyük ve belki de tek faydası SATA güç beslemesi sağlaması olacaktır. Zira eSATA bir güç besleme ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Teoride tüm SATA diskleriniz eSATA destekli diyebiliriz, tabii ki güç beslemeye çözüm bulabilirseniz, bunun için de güç besleme destekli bir SATA slotu satın almanız yeterli ayrıca bir ihtimalle bu slot anakartınızın içinde de çıkabilir. Öte yandan bazı anakart üreticileri “Power eSATA” gibi tanımlamalarla güç besleme destekleyen tek eSATA çıkışlarını da desteklemeye başladılar. eSATA temelde bir diski kasanızı açıp içine takmaktan kurtaran bir çözüm gibi görünse de durum bundan ibaret değil.
Birçok profesyonel aygıt gerçek yüksek hızlı veri transferi için eSATA kapısıyla birlikte geliyor. Profesyonel VTR’ler (video oynatıcı / kaydediciler) sunucular ve daha niceleri kapalı kutularında bir eSATA kapısına sahip.
Thunderbolt sırada
Intel ve Apple iş birliğinden oluşmuş ve saniyede 10Gbit/s gibi takdir edilesi hıza sahip bir arabirim olan Thunderbolt, standart disk hızlarının üzerinde veri hızıyla dikkat çekiyor. Hemen hatırlatalım ki bu veri hızlarının
sadece “sabit diskler” için geliştirildiğini düşünmeyin, sıkça tekrarladığımız gibi birçok endüstriyel aygıt veri depolamadaki teknolojilerinden ötürü bu hızdan çok daha fazlasına aç bir halde çalışıyor. Yani SATA disk bile 6.0Gbit/s iken veri yolunun 10Gbit/s hızında çalışmasının ne anlamı var demeyin.
Bizi ilgilendiren en önemli kısmı ise bu veri hızlarıyla RAID harici disk kullanmamıza olanak sağlaması diyebiliriz. İşin içine birden fazla disk girince 10Gbit/s’in bile devede kulak kaldığı durumlar karşısına çıkacaktır.
Bugünlerde Thunderbolt destekli harici disklerin marketlerde bolca bulunduğunu söylemek zor. Fakat gerçekten ileri düzey çalışma ortamları gerektiği göz önünde alındığında, ihtiyaç sahiplerinin RAID destekli sıkı bir Thunderbolt diskle rahat bir nefes alacağını söyleyebiliriz.
Kararı nasıl vermeli?
Kabul görmüş ve harici veri transferi destekleyen protokoller hakkında fikir ve bilgi sahibi olmak, bir ürün tercih ederken tek başına tek kriter olmamalıdır.
Kabul görmüş ve harici veri transferi destekleyen protokoller hakkında fikir ve bilgi sahibi olmak, bir ürün tercih ederken tek başına tek kriter olmamalıdır. Örneğin sadece tek bir disk barındıran bir harici disk kutusunun Thunderbolt desteklemesi sadece gereksiz yere daha fazla para ödemenize neden olacaktır. Öte yandan eğer sık kullandığınız sisteminizde bir USB 3.0 kapısı bulunmuyorsa özellik günlük kullanım için kullandığınız harici diskinizin de USB 3.0 olması gereksiz gibi görünse de yakın geleceğinizdeki donanımlarınıza ve iş / arkadaş arasında veri transferlerinizde şimdiden size faydası dokunabilir.
Fakat asıl bilmeniz gereken, o kapalı kutularda da tıpkı market raflarda yer alan disklerden biri bulunduğudur. İşin kötü tarafı ise uygun fiyatlı birçok harici sabit disk aslında 5.400rpm’lik “düşük” dönüş hızlarına sahiptir. Yani “ne kadar da uygun fiyata aldım!” diye sevindiğiniz bir ürünün içini açtığınızda 2. hatta 3. kalite bir sabit diskle karşılaşmanız çok yüksek bir olasılık.
Dolayısıyla bir ürün tercih ederken içerisinde hangi markanın hangi model diskinin bulunduğu ve bu diskin teknik özelliklerini gerçekten iyice gözden geçirmeniz gerekiyor. Düşük ön bellekli, düşük dönüz hızlı sabit diskler pazarda resmen cirit atıyor ve kullanıcıların birçoğu da maalesef kutu tasarımlarına ve fiyata bakarak tercih yapıyorlar.
Seçenek çok fazla
Durumun ne denli çeşitlilik içerdiğini tekrar etmeye gerek yok zira marketler bulunan harici disklerin içerisinde geleneksel mekanik sabit diskler, SSD diskler ve bildiğiniz Flash Media teknolojisinin bir varyasyonu olan yine katı diskler bulmak mümkün. Bilinen standart sabit disklerin en küçüğü 2.5 inç büyüklüğündeyken bir çok firma 2.5 inçden çok çok daha küçük boyutlarda sabit disklerini pazara çoktan sundu bile, elbette ki bu disklerin içerisinde hiç bir mekanik aksam olmadığı gibi teknolojileri de kabul görmüş SSD’ler ile Flash Disk’ler arsında bir yerde kalıyor.
Eğer gerçekten performanslı bir harici disk edinmek istiyor ve mümkün oldukça küçük olsun diyorsanız 2.5 inç SSD içeren bir tercih yapmalısınız. Öte yandan sadece arşivleme maksatlı bir harici disk edinmek istiyorsanız, performans ve hız çok önemli olmayacağından orta kalite nispeten ucuz bir harici disk edinebilirsiniz. Fakat bu gibi kör bir tercihle bu diskler üzerinde doğrudan çalışma ortamı yaratmanız büyük bir işkence olacaktır. Eğer bir profesyonelseniz Thunderbolt ve RAID destekli hazır bir sabit disk paketi satın alabilir ya da sadece disk kutusu edinip içerisinde dilediğiniz ve güvendiğiniz diskleri yerleştirebilirsiniz. Öte yandan NDAS olarak adlandırılan ve ağ destekli diskler de ağ üzerinde kısa süreli ve anlık veri paylaşmak için gerçekten faydalı bir çözüm olabilir. Elbette ki NDAS üzerinden de doğrudan disk üzerinde çalışmanız özellikle profesyonel hayatta pek verimli olmayacaktır. Tüm bu yazılanlar sonunda önünüzde her biri kendi altında dallara ayrılan onlarca farklı seçenek ve kombinasyon bulunduğu çok açık. Buradan sonra iş size düşüyor ve satın almadan önce etraflıca bir araştırma yapmanız gerekiyor.
Erdem Peremeci