Türkiye, biyoteknoloji alanında tarihî bir dönüşümün eşiğinde. Artan dışa bağımlılığı azaltma hedefiyle devreye alınan stratejik projeler, sadece ilaç üretimini değil, aynı zamanda sağlık teknolojilerinde milli bir atılımı da beraberinde getiriyor. Uluslararası pazarda daha güçlü bir oyuncu olmayı hedefleyen Türkiye, ithalat ihracat dengesini lehine çevirme yolunda kararlı adımlar atıyor.
İçindekiler
Omiks Teknolojisi ve Biyoteknoloji Üretimi Başlıyor
Kurulması planlanan Omiks platformu, genetik kodlardan organizma düzeyine kadar bilgi üreten, büyük veriyi işleyebilen ileri teknoloji altyapısıyla dikkat çekiyor. Bu sistem, kanserden nörolojik hastalıklara kadar birçok alanda kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarını mümkün kılarak sağlık sektöründe çığır açacak. Aynı zamanda bu platform, akademi ile sanayi arasındaki işbirliğini derinleştirerek biyoteknoloji tabanlı çözümlerin hayata geçirilmesini hızlandıracak.
Biyoteknoloji Üretim Programı ile Türkiye’nin ilaç ithalatına olan bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. Bu amaçla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı arasında koordineli bir yapı oluşturuluyor. Yerli üretim desteklenerek, özellikle biyobenzer ilaçların Türkiye’de geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi teşvik ediliyor. Ayrıca, bu yatırımlara uygun koşullarda finansman desteği sağlanarak girişimcilere önemli avantajlar sunuluyor.
Bu gelişmeler ışığında, sanayi ve sağlık teknolojilerinin entegrasyonu, Türkiye’nin sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamasını değil, aynı zamanda küresel ölçekte ithalat ihracat dengesinde pozitif rol üstlenmesini sağlayacak. Son yedi yılda ilaç sektörüne sağlanan 1,1 milyar dolarlık teşvik, biyoteknoloji temelli üretimin önünü açtı. Yerli üretim kutu bazında %8’den %33’e, değer bazında ise %1’den %9’a çıktı.
İlginizi Çekebilir: Microsoft mühendisi şirketi suçlayıp istifa etti!
Öte yandan, sanayi odaklı biyoteknoloji yatırımlarının odağında yer alan “Biyoteknoloji İhtisas OSB”, bilim insanlarını ve girişimcileri aynı çatı altında toplayarak inovasyonu destekliyor. Gelecek 5 yıl içerisinde, özellikle onkoloji, immünoloji, diyabet ve nadir hastalıklar alanlarında hızlı bir büyüme bekleniyor. Gen tedavisi, RNA bazlı tedaviler ve radyofarmasötikler gibi ileri düzey uygulamalar da 2030’a kadar daha yaygın hale gelecek.
Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce bu gelişmeler nasıl yenilikler getirecek? Düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın! Daha Fazlası için takipte kalın!