İçindekiler
Bizleri ilk etkileyen oyunlar oldukları için mi yoksa gerçekten iyi oldukları için mi bilinmez eski oyunların modası hiç geçmiyor. İşte kalbimizi çalan 10 efsanevi MS-DOS oyunu.
Henüz PlayStation’ların Xbox’ların olmadığı, süper işlemciler, devasa ekran kartlarının yakınından bile geçilmeyen dönemlerde arkadaşlarımızla delirerek oynadığımız bu eski oyunlar, belki de bizi ilk etkileyen oyunlar oldukları için bugün bile kıymetleri unutulmuyor, hâlâ kendilerini hatırlatıyorlar. O dönemin görüntü kalitesine rağmen bizi kendi dünyasına çekmeyi başaran oyunlardan kimisini oynarken rakiplerimizi ezmek için deliler gibi çabaladık kimisini ise korktuğumuz için tek başımıza oynayamadık. Bugün bile bizleri bu kadar etkileyebilen oyunları kolay kolay göremiyoruz. İşte şimdi sizleri MS-DOS’lu dönemlere götürüyoruz ve 10 harika oyuna verdiğimiz yazımızı sizlere sunuyoruz.
10. SimCity (1989)
SimCity, çıktığı dönemde ve sonrasına büyük yankı uyandırmış bir oyun. Öyle ki oyunun yeni versiyonları hâlâ binlerce kişi tarafından oynanıyor. Bir şehrin belediye başkanı olmak, yoktan bir şehir inşa edip onu geliştirme fikri çok tuttu ve Maxis tarafından yayınlanan oyun bugünkü efsanevi listemize girdi. Şehrinizi geliştirirken size verilen bütçeye ve vatandaşların mutluluğuna dikkat etmeniz gerekiyor.
9. Prince of Persia (1989)
1989 yılında Apple bilgisayarlar için piyasaya sürülen ve ardından yakaladığı başarıyla uzun bir serinin başlangıcı olan Prince of Persia, o güne kadar görülmemiş derecede iyi grafiklere sahipti ve Tomb Raider gibi oyunlara esin kaynağı olmuştur. İlerlemeli oyun keyfi yaşamak isteyenlere bugün bile önerilebilecek bir oyunu olduğunu söyleyebiliriz.
8. Command & Conquer: Red Alert (1995)
Albert Einstein’ın, zamanda yolculuk edip Adolf Hitler’i öldürdüğü bir dünyada ne olur? Peki ya Sovyetler Birliği, Naziler’in yerine dünyanın hakimiyetini eline almaya kalkışsa? RTS (Real Time Strategy – Gerçek Zamanlı Strateji) türü bu oyun, her ne kadar o yakıştırma Starcraft’a yapılsa da, ilk tehlikeli derecede bağımlılık yapan RTS oyunuydu. Yavaşça teknolojilerinizi geliştirdiğiniz ve bir ordu kurduğunuz oyun, Sovyet ya da Amerikan, iki farklı kutbun savaşını konu alıyor.
7. Wolfenstein 3D (1992)
Naziler’in olmadığı bir dünyadan Red Alert ile bahsetmiştik. Peki ya Naziler galip gelirse ne olur? 1992 yılında piyasaya sürülen Wolfenstein 3D id Software tarafından geliştirilen ilk FPS türü video oyunu. Oyunda Nazi Alman hapishanesi olan Wolfenstein Kalesi’nden kaçmaya çalışan, II. Dünya Savaşı zamanında Amerikan tarafının casuslarından William “B.J.” Blazkowicz’in tehlikeli deneyimini bizlere sunuyor.
6. Theme Hospital (1997)
Theme Hospital, SimCity tarzında olmasına rağmen son derece ilginç bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle dönemin oyunlarına göre çok kapsamlı ve çok fazla detaya sahip olan Theme Hospital’da bir hastane kurup orayı yönetmeye başlıyorsunuz. Belli bir bütçeniz var ve isterseniz “borç yiğidin kamçısıdır” deyip zorlandığınızda borçla harçla düze çıkabiliyorsunuz. Acile gelen hastaları belli bir süre içinde tedavi etme, yetmeyen kliniklere yenilerini inşa etme, yeni doktorlar yetiştirme, koridora kusan hastaların pisliklerini temizleme gibi pek çok sorunun sizi beklediği hastane yönetimi büyük bağımlılık yaratan oyunlardan.
5. The Elder Scrolls: Arena (1994)
Ve sıra geldi The Elder Scrolls efsanesine. Elder Scrolls’un ilk bölümü olan Arena’da kendinize bir karakter yaratıyorsunuz ve Tamriel dünyasındaki Black Marsh ülkesinde bin bir türlü yaratıkla, canavarla çarpışıyorsunuz. Çeşitli aletleri fareniz ile ekrandan seçebildiğiniz oyunda birisini öldürmek isterseniz fareye tıklamıyor, savuruyorsunuz. Karakterinize çeşitli silahlar, zırhlar ekleyebildiğiniz oyunda ayrıca karakteriniz geliştikçe yetenek puanları ile karakterinizi güçlendirebiliyorsunuz. The Elder Scrolls serisinin geri kalanında olduğu gibi bu oyunda da inanılmaz bir
maceranın sizi beklediğini söylemeliyiz.
4. Blood (1997)
Tek başınıza ışıkları kapatıp oynamak istediğiniz ama kalbiniz güm güm attığı için oynayamadığınız oyunlar vardır ya, işte Blood da tam bu türden bir oyun. Eğer bir oyunda sıradan bir yürüyüş yaparken mezarlardan hırlama sesi duyuyorsanız ve de mezarın yanına fazla yaklaştığınızda toprağın altından çıkan ölüler görüyorsanız o oyun ister istemez oynamadan bile insanı ürkütmeye yetiyor. Bunun yanında işaret fişeğiyle bu ölüleri yakmak, yanan ölülerin çığlıklarla üstünüze koşup sizi yakması… Korku oyunlarına ilgisi olup da karşılaşmamış arkadaşların mutlaka bakmaları gereken bir oyun. Blood zamanının FPS tarzındaki en özgün ve farklı bölüm tasarımları olan oyun diyebiliriz.
3. Sid Meier’s Civilization (1991)
Yüzyıllarca ayakta kalabilecek bir medeniyet kurma amacına sahip hangi oyun kötü olabilir ki. Hele ki bu oyun M.Ö 4000 yılında başlayıp yakın geleceğe kadar devam ediyorsa. Sıra tabanlı strateji
oyunlarının atası olan Civilization günümüzde hâlâ pek çok hayranı olan bir seri. Bir medeniyetin yöneticisi olarak birkaç adamla başladığınız ve bir yerleşim bölgesi seçerek orada kurulduğunuz,
2100 yılına kadar devam eden bu oyununun bir diğer güzel özelliği ise her uygarlığın başında o milletin tarihindeki önemli kişilerden birinin bulunuyor olması. Zaman ilerledikçe teknolojinin de geliştiği oyun kendisine büyük bir hayran kitlesi edindi. Tarihteki Çin Seddi, Piramitler gibi eserlerin inşa edilebildiği oyunda her millet kendi kültürüne ait bu tarz bir yapıyı sadece bir defa inşa edebiliyor.
2. Carmageddon (1997)
Carmageddon oyununu hiç duymayıp da kendine oyuncu diyen varsa lütfen kendini en yakın camdan atsın, bizi uğraştırmasın(!). Şaka bir yana Carmageddon oyun tarihinin, insanın aklını başından alan, oynayanların unutamadığı son derece eğlenceli bir oyun. Her ne kadar oyun içinizdeki insanları katletmekten keyif alan canavarı ortaya çıkarsa da bu eğlenmenize mani
olmuyor. Her türlü katliam çıkarmak üzere tasarlanmış özel arabalar, diğer araçlarla savaşırken katlettiğiniz insanlar ve bir de yaptığınız psikopatça eylemlerden edindiğiniz akıl uçuran bir
oyun tecrübesi. Oyunda daha saymakla bitmeyecek pek çok özellik bulunuyor. Buradan henüz görmeyenlere tavsiye ediyor ve eski tutkunlara da hatırlatıyoruz.
1. Doom (1993)
İşte listemizin başına geldik ve tahmin edebildiğiniz gibi liste başı olan efsanelerin efsanesi oyun Doom. Peki bu oyunu bu kadar özel kılan nedir? Bu oyun hakkında fazla bir bilgisi olmayanlar için şunu söyleyebiliriz ki Doom, FPS türünün dünyaya hızla yayılmasını sağlayan bir oyun. Doom, id Software’in ilk bilim kurgu-korku temalı FPS oyunu. 3D grafikleri, ağ üzerinden multiplayer oynanabilmesi o dönem için büyük bir gelişmeydi. Doom oyunundaki karakterin isminin olmaması da sizi karakterle iyice bütünleştiren bir özellikti. Oyun öyle bir sarıyordu ki oynayanlar bu oyunu senelerce ellerinden düşüremedi.