Apple, “Project Titan” kod adına sahip girişimi ile kendi ekosistemiyle uyumlu ve otonom sürüşe sahip bir elektrik araç üzerinde çalışıyor. Araç, Apple Car veya iCar isimleriyle de anılıyor. Esasında bu proje söylentilerden ibaret olmasına rağmen, sızıntı kaynaklarının güvenilirliğinden dolayı gerçek olmama ihtimali yok diyebiliriz.

İlginizi çekebilir: Ferrari’nin yeni F1 direksiyonunu Carlos Sainz’den dinleyin

Söz konusu kaynaklar ise Hyundai-Kia Grubu, VAG Grubu ve Magna International ile oldukça yakın temasta olduğu söylenen kişilerden oluşuyor. Bu kaynaklardan elde edilen sızıntılardan yola çıkarak araçla ilgili ufak tefek tahminler de bulunuyor. Biz ise bu haberimizde Carscoops ekibinin tahminlerine yer vereceğiz.

Apple Car hangi segmenti hedef alacak?

Öncelikle Project Titan adındaki bu girişime dair açıklanan resmi bir bilgi henüz bulunmuyor. Bu yüzden hangi tipte veya hangi segmentte araç/araçların geleceği hakkında kesin bir çıkarım yapılamıyor. Fakat Apple gibi bir markanın günümüz sektör trendlerini takip ederek yüksek karlılık kovalayacağı düşünülüyor. Bu yüzden yüksek kullanışlılık sunabilen elektrikli bir SUV/Crossover ile karşılaşabiliriz.

reklam

Josh Byrnes‘a ait bu tasarım, en son nesil iPhone‘lar ve 1930‘lu yılların başındaki Bauhaus mimari akımından etkilenmiş. En son nesil iPhone’ların tasarımına oldukça hakimiz fakat nedir bu Bauhaus mimari akımı? Sadeliğin işlevsellikle buluştuğu, Walter Gropius öncülüğünde ve Almanya’da ortaya çıkan bir mimari akım diyebiliriz. Merak edenler detaylara buradan ulaşabilir.

Esas konumuza dönecek olursak Byrnes, etkilendiği bu iki alandan yola çıkarak sade çizgilere sahip fakat kendini de belli eden bir tasarım yapmış. Ön kısma baktığımıza LED farlarda iPhone’ların sim kapağından, bakır renkli ızgarada ise Mac Pro‘nun rendeye benzetilen havalandırmalarından esinlenilmiş. Yan tarafta ise arkaya doğru gittikçe yükselen bir omuz çizgisi ve çift renkli bir yapı görülüyor. Jantlarda ise siyah-gri-bakır renklerinin tercih edildiği kapalı bir tasarım bulunuyor.

Aracın kabininde ise şu anda Apple’ın aksesuar marketinde de gördüğümüz materyalleri görebiliriz. Bunlara vegan deri, çizilmeye karşı dayanıklı cam ve alüminyum kaplama gibi malzemeleri örnek verebiliriz. Ki Apple gibi bir markanın kaliteye önem verdiğini düşünürsek, iç mekanda Avrupalı üst seviye markalarla yarışacak bir tasarım görmemiz mümkün. Apple Car’ın elektrikli olmasından dolayı hem sessiz hem de geniş bir iç yaşam alanı sunması bekleniyor.

Apple Car/iCar hangi teknolojiler ve donanımlarla karşımıza çıkabilir?

Günümüzde elektrikli veya içten yanmalı motor fark etmeksizin her tipte ve segmentte otonom sürüşe geçiş teknolojileri yer alıyor. Apple ise bu oyuna yeni katılacak bir oyuncu olarak otonom sürüşü hedefliyor. Son zamanlarda tanıttığı ürünlerde ciddi çeşitlilikte ve işlevde sensörler barındıran Apple’ın, arabasındaki otonom sürüş için çok sayıda LiDAR ve kamera sensörü kullanması bekleniyor.

Araçla ilgili bilinmeyen bir diğer nokta ise motoru, mimarisi ve pil teknolojisi. Haberimizin başında bahsettiğimiz Hyundai-Kia, VAG ve Magna International‘ın ise bu konularda Apple ile iş birliği yaptığı söyleniyor fakat resmi olarak herhangi bir doğrulama yok. Apple’ın kendi mimarisi ve pillerini geliştirmesi büyük bir maliyet gerektireceği için birileriyle işbirliği yapması muhtemel gibi görünüyor.

Ayrıca Apple Car/iCar’da lityum iyon piller yerine, yeni nesil katı hal piller (SSB) kullanılabilir. SSB’lerin avantajı, lityum iyon pillere kıyasla daha hızlı şarj olması, daha güvenli ve %30 daha fazla enerji depolayabiliyor olması. Fakat SSB tipteki piller henüz kitlesel satışa çıkmaya yetecek kadar üretim hacmine sahip değil. Yaygınlaşmasının 2025 yılını bulacağı söylenen SSB pillerin, Apple’ın arabasına yetişebileceği düşünülüyor.

Apple Car/iCar fiyatı ve tanıtım tarihi

Bilindiği üzere Apple, piyasanın hep en üstlerinde yer alan bir fiyatlara sahip bir marka. Bu yüzden Apple Car/iCar’ın Audi, Mercedes, BMW ve tabi ki Tesla gibi markalarla mücadele edeceğini düşünürsek fiyatlarını biraz olsun hayal etmek mümkün.

Apple Car/iCar hakkında cevabı bulunmayan birçok sorudan diğeri ise tanıtım tarihi. Herhangi bir resmi duyuru bulunmayan tanıtım tarihinin 2025’ten önce olmayacağı düşünülüyor.

Kaynak: Carscoops, Wikipedia, Apple

NOT: Haberimizde yer alan Apple Car / iCar tasarım görselleri, tamamen Josh Byrnes’ın kişisel çalışmasıdır. Apple ile hiçbir resmi bağlantısı yoktur.

iOS, 1 milyarı aşkın kullanıcı tabanıyla dünyanın en popüler mobil işletim sistemlerinden. İşletim sistemi, yarattığı ekosistem deneyimi ve kapalı yapısının getirdiği yüksek güvenlik özellikleriyle akıllı telefon kullanıcıları kendine çekmekte. Bunun üzerine, Apple yakın zamanlarda bu güvenlik ve gizlilik konularından önemli bir adım daha attı. Hatırlayacağınız üzere, geçtiğimiz günlerde iPhone’lara gelen iOS 14.5 kişisel veri gizliliği tarafında çok önemli bir yenilik getirmişti. Zira, iOS 14.5 ile gelen “Uygulama Takibi Şeffaflığı (App Tracking Transparency)” özelliği, uygulamaların kişisel veri toplamadan önce kullanıcıların iznini almasını zorunlu kılmıştı. Özelliğin piyasaya sürülmesinin üstünden henüz iki hafta bile geçmemesine rağmen, kullanım oranları ile ilgili ilk rakamlar ortaya çıktı. İşte o rakamlar…

iOS “Uygulama Takibi Şeffaflığı” nedir?

Söylediğimiz gibi, iOS 14.5’un ve getirdiği “Uygulama Takibi Şeffaflığı” özelliğinin üzerinden henüz on gün geçti. Ancak görünüşe göre, bu kısa süre iPhone kullanıcıların yeni özelliği kullanmaya başlaması için yetti de arttı bile. Gelin haberimizin asıl konusuna geçmeden önce, bu popüler özelliği hep beraber yakından tanıyalım.

Bu haberi de sevebilirsiniz: iPhone depolama alanı nasıl boşaltılır? İşte ipuçları

reklam

Özetle “Uygulama Takibi Şeffaflığı”, Apple’ın uygulamaların bilgilerinizi sizden izinsiz bir şekilde toplamasını önlemek amacıyla getirdiği bir özellik. Çalışma prensibi ise çok basit. Uygulamalar, artık kişisel verilerinizi toplamadan önce sizden izin almak zorunda. Uygulamanın bu izni almasının ana yolu ise (iOS 14.5 yüklü bir cihazda) size bu konuda izninizi soran bir bildirim yollamak. Bu bildirimde “Uygulama Beni Takip Etmesin” ve “İzin Ver” olmak üzere iki seçeneğiniz var. Buradan tercihinizi yaptığınız andan itibaren veri takibi konusundaki kararlar tamamen size kalmış oluyor.

Buna ek olarak, Apple bu konuda uygulama geliştiricilerini de unutmuş değil. Zira, uygulama geliştiricileri isterlerse bu bildirimleri özelleştirebiliyorlar. Bu sayede, geliştiricilerin verilerinizi ne için topladıkları hakkında size bilgi verme şansı oluyor. Uygulama bunu yapmasa bile, sizin yine de bu bilgiye erişiminiz olduğunu hatırlatalım. Uygulamanın kişisel bilgileriniz ne amaçla topladığını öğrenmek istiyorsanız, App Store’daki sayfasında gizlilik bilgileri kısmına bakabilirsiniz. Son olarak, “Uygulama Takibi Şeffaflığı”‘nın sadece iPhone’a özgü olmadığını da belirtelim. Zira, bu özellikten  iPad ve Apple TV’nizde de yararlanabilirsiniz.

iOS kullanıcılarının %90’ı uygulamaların verilerini takip etmesini istemiyor

Flurry Analytics’in araştırmasına göre, Apple kullanıcıları yeni özelliği kullanmakta elini çabuk tuttu. Zira, dünya çapındaki 5.3 milyon cihaz üzerinden elde edilen bilgiye göre, iOS kullanıcılarının sadece %11’i uygulamaların verilerini takip etmesine izin veriyor. Bu rakamın bilinçsiz bir şekilde bu özelliği açık bırakanları veya onaylayıp geçenleri de dahil ettiğini de ekleyelim. Aktif olarak ayarlardan “Uygulamaların Takip İzni İstemesine İzin Verin” özelliğini kapatanların oranlarına bakınca işin gerçek yüzü daha da net ortaya çıkıyor:

Yukardaki grafiğimiz, dediğimiz gibi Ayarlar’dan uygulamanın izin istemesine bile izin vermeyenleri gösteriyor. Gördüğünüz gibi, bu oran %4. Bu rakamlara bakınca, iOS kullanıcıların bu yeni özelliği çok sevdiğini söylemek mümkün. Bunun yanında, ABD’deki kullanıcıların veri takibi konusunda daha bile muhafazakar olduğunu söyleyebiliriz. İşte ABD’li iOS kullanıcıların tercihleri:

ABD’de uygulamaların veri takibi için izin sormasına izin veren kullanıcıların oranı sadece %2. ABD’deki araştırmanın ise 2.5 milyon cihaz üzerinden yapıldığını da ekleyelim. Gelin haberimiz bitirmeden yeni veri takibi özelliğini iPhone’unuzda nasıl yönetebileceğinizi inceleyelim.

iPhone’da “Uygulama Takibi Şeffaflığı” ayarları nasıl yapılır?

Öncelikle bu ayarları yönetmenin çok basit olduğunu söyleyelim. İzlemeniz gereken yol ise şu şekilde:

1- Ayarlar’ı açın.

   2- Gizlilik kısmına girin. Bundan sonra ise Takip seçeneğine girmeniz gerekmekte.

   3- Bu kısımda eğer uygulamaların size takip için bildirimle izin sormasına izin vermek istiyorsanız          “Uygulamaların Takip İzni İstemesine İzin Verin” seçeneğini aktife edin. Bu halde, sizden izin almak      isteyen uygulamaları göreceksiniz. İstediğinz uygulamanın üzerine tıklayarak o uygulamaya özel tercihinizi yönetebilirsiniz. Ayrıca, bu ayarı kapalı hale getirirseniz uygulamaların size izin bile sormayacağını tekrar hatırlatalım. Yani, bu durumda hiçbir uygulama verilerinizi ve eylemlerinizi takip etmeyecek.

Siz yeni “Uygulama Takibi Şeffaflığı” özelliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce yeterli mi yoksa hala eksikleri mevcut mu? Eğer bir iPhone kullanıcıysanız, bu özelliği kullanmaya başladınız mı? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın.

Kaynak: FlurryAnalytics, AppleInsider

Apple, geçtiğimiz günlerde yeni tanıttığı ürünlerle gündemdeydi. Ancak görünüşe göre, o heyecanlı günler bu sefer firma için erken sona erdi. Zira, geçtiğimiz hafta başlayan Apple vs. Epic Games davası ünlü teknoloji devinin canını uzun bir süre sıkacağa benziyor. Teknoloji dünyası için milat niteliğinde sonuçlara gebe olması beklenen davada her geçen gün iki şirketle ilgili yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Epic Games’in Fortnite’taki gelecek planlarından mağazasında ücretsiz yaptığı oyunların firmaya maliyetine; Apple’ın iMessage’ı Android’e getirmeme sebeplerinden App Store’daki reklam politikasına kadar bugüne kadar bilmediğimiz sırları öğrendiğimiz davanın üç hafta daha sürmesi beklenmekte. Yani, iki firma hakkında hala öğreneceğimiz çok şey var. Davanın bugün ortaya çıkardığı sır ise Apple açısından pek iç açıcı değil. Öyle ki, Apple, Netflix’in App Store üzerinden üyelik satmayı bırakmasına görünüşe göre çok içerlemiş. Hatta, Kaliforniya merkezli dev, bu kararı için Netflix’i cezalandırmak bile istemiş. İşte detaylar…

Apple şirket içi yazışmaları: “Netflix’i cezalandırmalı mıyız?”

Teknoloji dünyasının merakla takip ettiği meşhur dava bugüne kadar kapalı kapılar ardında kalmış sırları ortaya çıkarmaya devam ediyor. Bugünün konusu ise yine Apple’ın kısıtlayıcı App Store politikalarıyla ilgili. Belki de hatırlayacağınız üzere, Netflix o güne kadar sunduğu uygulama içinden abonelik seçeneğini 2018 yılında App Store’dan çekmişti. Bugün Apple’ın şirket içi yazışmalarından öğrendiğimize göre, bu durum Apple’ın hiç de hoşuna gitmemiş.

Bu haberi de sevebilirsiniz: Netflix yeni filmleri ile bu yaza damga vuracak! İşte 2021 yaz takvimi

reklam

Aslında, iki firmanın arası Netflix’in 2018 yılında aldığı App Store üzerinden abonelik satmama kararına kadar çok iyiydi. Hatta bu işbirliği o kadar iyiydi ki, Netflix, Apple’ın o güne kadar kendi platformlarında en çok pazarladığı iş ortağıydı. Her şey, Netflix’in 2018 yılında App Store dışı üyelik satımlarını test etmek istemesiyle başladı. Bu testin nedeni ise, Netflix’in Apple üzerinden abone olan kullanıcılarda diğer üyelere kıyasla çok daha yüksek bir üyelik iptal etme oranı tespit etmesiydi. Tabi, firma bunu görünce doğal olarak önüne geçmek istedi. Fakat App Store satışlarından elde ettiği %30 komisyonun gideceğini gören Apple, bu durumu pek de olumlu karşılamadı.

İşte o yazışmalar

Netflix’in bu kararından sonra, Apple konuyu firma içinde tartışmaya başladı. Apple’ın İş Yönetim Direktörü Carlos Oliver’ın konuyu firmaya anlattığı e-posta şöyle başlıyor:

“App Store’daki yüksek abonelik iptalleri dışında, Netflix’in endişe duyduğu başka konular da var. Bunlardan en önemlisi ise Netflix iOS’tan sunulan aboneliklerin kendilerine pek de katma değer katmadığını düşünüyor. Bundan dolayı da iOS aboneliklerini iptal ettikleri bir seçeneği test edip sonuçları görmek istiyorlar. Bunu seçili ülkelerde iki aylık bir süre için yapacaklarını söylüyorlar. Bize söyledikleri, bu testin App Store’un Netflix aboneliği satışından elde ettiği geliri yıllık %1.9 oranında etkileyeceği. Onlara bu konuya sıcak bakmadığımızı söyledim. Hatta, bu durumun kötü bir müşteri deneyimi yaratacağını ve dolayısıyla pazarlama kampanyalarımızda onları eskisi kadar öne çıkaramamamızın da bir ihtimal olduğunu belirttim.”

Oliver’ın iş arkadaşlarına attığı bu e-postanın sonları ise çok daha ilginç:

“Sizce bu konu için Netflix’i cezalandırmalı mıyız? Örneğin, benim aklıma gelen, bu iki aylık deneme süresince onları tüm pazarlama kampanyalarımızın dışında bırakabiliriz. Lütfen, bu konuda ne düşündüğünüzü bana bildirin. Eğer siz de bu cezalandırma işi onaylıyorsanız, bunu Netflix’e nasıl bildirelim? Lütfen bu konu hakkında da geri dönüş yapın.”

Apple, test başladıktan sonra Netflix’i geri dönmesi için ikna etmeye çalışmış

Apple’ın ilk aşamadaki ikna çalışmalarına kulak asmayan Netflix, bu yeni ödeme sisteminin testlerine planladığı gibi 2018 yılında başladı. Ancak, anladığımıza göre bu Apple ve Netflix ilişkisinin sonu değildi. Zira, Apple, test başladıktan sonra Netflix’i, Netflix üyelik satışlarını App Store’a geri döndürmesi konusunda ikna turlarına çıkmaya başladı. Hatta, şirketin hazırladığı sunumda Netflix’e vaad ettiği özel teşvik maddeleri bile mevcut. İşte o sunum:

Netflix’e bugüne kadarki desteğimiz:

• Pazarlama kampanyalarında diğer bütün partnerlerimize göre daha fazla reklam.
• Bu reklamlarımız uygulamanın indirmelerini %6-7 arttırdı.
• Bu reklamlarımım 16.5 milyon okunma sayısına ulaşırken, 330 bin de indirme sağladı.

Apple’ın Netflix’e vaad ettikleri:

• iOS ve Apple TV’deki reklamlara devam etme.
• Bu reklamlarımızın sonuçlarını ve metriklerini Netflix’le paylaşma.
• Netflix’in seçtiği dizi veya filmleri reklam kampanyalarımıza dahil etme seçeneği.
• Netflix’e özel, uygun fiyatlı bir Apple TV paketi.
• Sadece App Store’da değil, iOS kullanıcılarına istediği yöntemle abonelik satma özgürlüğü. Netflix i abonelik ücretini isterse kendi sitesinde App Store’a göre daha uygun tutabilir.

İşte yazışmaların içeriği bu şekilde. Siz Apple’ın App Store’daki politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok mu kısıtlayıcı, yoksa normal mi? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.

Kaynak: 9To5Mac, MacRumors, iPhoneInCanada