Seçenekler kafa karıştırıcı
Bundan kısa bir süre önce USB ve FireWire adında teknoloji hayatımızda sık kullanılan iki ayrı temel veri transfer kapısı bulunmaktaydı. Uzun yıllar bu iki temel protokol kendi alanlarında gelişimlerini sürdürerek transfer hızlarını arttırdı. Kimi zaman USB liderken kimi zaman da FireWire USB’ye fark attı. Durum böyle olunca her şeyin sonunda karşımızda birden fazla FireWire ve USB protokolü belirmeye başladı. Çok geçmeden NDAS (ağ bazlı veri transfer sistemlerinden biri), eSATA ve Thunderbold gibi harici disklerle uyumlu bambaşka teknolojiler de ortaya çıkınca iş gerçekten karışık bir hal aldı ve ortalık ciddi bir standartlar yığınına dönüşmeye başladı. İşte bu standartlar yığınında her şeyi özetlemek için, herbirini pazardaki son teknolojik durumlarına göre açıklayalım.
FireWire varlığını koruyor; FireWire 800
Her ne kadar sürekli olarak USB ile çekişmeli ve hararetli bir rekabet içinde olsa da ve hatta bir dönem artık gözlerden kaybolmak üzere gibi görünse de FireWire özellikle profesyonel ve endüstriyel alanlar kullanımına hiç ara verilmemiş güçlü bir teknoloji olarak da biliniyor.
Bugünün FireWire teknolojisi adından da anlaşılacağı üzere 800 Mbit/s hızına oturmuş durumda. Fakat bu FireWire’ın limiti olarak anlaşılmasın zira FireWire aslında 3200Mbit/s (saniyede yaklaşık 400 MB) hızına çıkabilen bir teknoloji, fakat elbette ki bu henüz son kullanıcı ürünlerinde pek rastlanır bir oran değil.
Bilenler bilir (kartlı ve diskli kameralardan hemen önce) profesyonel ve yarı profesyonel video kameralar, bilgisayara görüntü aktarmak için FireWire yolunu kullanırdı. Oysaki aynı dönemlerde çok iddialı USB çözümleri de olduğu halde USB ile bu görüntüleri aktarmak olanaksızdı. Hemen bir detaydan bahsedelim; bazı video kameralar USB çıkışlarına da sahipti fakat bu çıkış MPEG gibi sıkıştırılmış görüntüleri basit yolla bilgisayara transfer etmek için kullanılıyordu. Bu alanda FireWire’ın kullanılması aslında FireWire’ın neden daha endüstriyel bir standart olarak oturduğunu da açıklıyor. Şöyle ki FireWire o dönemlerde bir musluktan sürekli akan bir su gibi veriyi kesintisiz olarak sürekli transfer ediyordu, bu da gerçek zamanlı video gibi kesintisiz veri akışı gerektiren çözümler için oldukça faydalıydı. Fakat USB (ki işte en büyük detay) aynı dönemde verileri “paketler” halinde transfer ediyordu, tabiri caizse birim zamanda su yoğunluğu daha fazla olsa da suyu bir musluktan akar gibi değil aksine resmen “kova kova” taşıyordu ve bu kovanın dolması da veri akışında (milisaniyeler seviyesinde) kesintilere neden oluyordu.
Bugün FireWire 800 arabirimi hem yüksek hem kesintisiz ve hem de Full/Dublex yani aynı anda çift yönlü veri akışıyla popülerliğini koruyor. Saniye de 1.6Gbit/s ve 3.2Gbit/s transfer hızlarına sahip FireWire 1600 ve 3200 ne zaman market raflarında hemen erişilebilir seviyede olur bilemeyiz ama sadece bu detayla bile FireWire’ın tüm şovunu henüz görmediğimizi söyleyebiliriz.