İnternet var olduğundan bu yana birileri komplo teorileri üretir durur. İnternet’te geçirdiğimiz zamanın birileri tarafından izlendiğine dair.
Microsoft’un işletim sistemi Windows’un bizden habersiz olarak bir yerlere bilgi yolluyor olması, BlackBerry’nin tüm e-posta mesajlarımızı, kendi özel mesajlaşma sistemi BlackBerry Messenger’daki verilerimizi bir yerlerde sakladığı, Google’ın tüm web gezintimizi kaydetmesi, neleri aramaya çalıştığımızı, e-posta mesajlarımızı okuduğu…
Bu komplo teorilerini üretenler hiçbir zaman sağlam bir kaynak ileriye sürmezler, süremezler. Ancak iş Türkiye’den, Türkiye ile alakalı bir konu olduğu zaman görünmez bazı güçler ortaya çıkarak bunların gerçek olduğuna, ellerinde bu kadar teknik donanım ve milyarlarca dolar kaynak bulunan ABD’li şirketlerin böyle işler yapmayacağına ama Türkiye’de “Phorm” gibi yazılımların TTNET’in “gezinti” servisi ile bizi izlediği gerçeğine inandırmaya çalışır bizi.
Kişisel verilerin güvenliği, kişisel mahremiyet gibi konularda bize Phorm’un çok büyük bir tehlike olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlar söz konusu Google gibi hakkımızda çok daha fazla bilgiye sahip olan kuruluş ile igili tek bir kelime etmezler. Hatta, Google’ın “Street View” aracı ile sokak sokak dolaşarak insanların evlerindeki kablosuz ağlara sızdığı, bu ağlardan kişilere ilişkin bilgileri topladığı, bizim kişisel verilemizi ele geçirdiği ortaya çıktığı zaman bile seslerini çıkartmazlar. Google’ın bu yaptığı ABD’de ispatlanıp bunun karşılığında 7 milyon dolar cezaya çarptırılsa bile.
Tek dertleri Türkiye’de bu düzene karşı ortaya çıkmış bir hizmeti servisi koruyarak “İnternet Özgürlüğü” maskesi altında kişisel verilerimizin ABD’li hizmetler tarafından rahatça korunmasını sağlamaktır. Artık bunun karşılığında nasıl bir edim edimde bulunuyorlarsa… ABD yönetiminin Başkan Barrack Hüssein Obama imzası ile öne koyduğu “Siber Suçlarla Savaş” manifestosu ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olun isterim. Bu manifesto temelli ortaya çıkan bir düzenleme ABD’nin bundan sonra vatandaşlarının, özellikle büyük bankalardaki çalışanların, hükümet çalışanlarının “Siber Suçlarla Savaş” için kişisel e-postalarının, web gezinmelerinin izleneceğini söylüyor. Yani “Büyük Birader” her türlü izleyecek vatandaşı. Sizce bu sadece kamu çalışanları veya büyük banka çalışanları ile sınırlı kalacak mı?
ABD hükümeti bunu yaparken özel sektörden tüm dünyanın verisini elinde bulunduran web servislerinden destek almayacak mı? Daha basit bir şekilde soracak olursam; Facebook, Google, Windows Live gibi servislerde “güvenerek” tuttuğumuz verilerimizi de izlemeye almayacaklar mı? Bu izleme ile sadece ABD vatandaşlarının hesaplarını değil bu hizmetleri kullanan diğer ülke vatandaşlarının yazışmaları, bilgileri de takibe alınmayacak mı? Biz hala Türkiye’de “Devletimiz bizi fişliyor. Bizi dinliyor.” saçmalıklarıyla kafa patlataduralım. Asıl bizi izleyecek, dinleyecek olan ABD hükümeti olacak. Bunu yaparken de kendi ülkesinde yerleşik şirketlerin teknoloji gücünden ve ellerindeki veritabanından yararlanacak.
Son birşey daha sorup konuyu kapatayım. Bizim devletimiz, devlet kurumlarımız, kolluk güçlerimiz bizim internette neler yaptığımızı izleyecek teknik donanıma sahip olsa neden sürekli olarak ABD şirketlerine bilgi başvurusunda bulunsun? Microsoft’un yayımladığı 2012 şeffaflık raporuna göre, Türkiye’deki kolluk kuvvetlerinin sorduğu bilgilere cevap olarak 8.997 vatandaşımızın bilgileri adalet sistemine bildirilmiş. Bu dünyadaki en yüksek rakam. ABD adalet sistemine sunulan vatandaş bilgisi sayısı 7.196 İngiltere’ye sunulan ise 7 bin 57 kişi.
Kemalettin Bulamacı