Sinan Güler’i hepimiz “Beyaz adamlar zıplayamaz” kalıbını ülkemizde kıran milli basketbolcu olarak tanıyoruz. Fakat bilmediğimiz şey, Sinan’ın teknolojiye en az bizler kadar meraklı olduğu.
G
ökhan Menge (GM): Sony Xperia Z’yi yakından inceledin. Nasıl buldun cihazı?
Sinan Güler (SG): Cihazı inceledim ben de, fakat bir sürü senkronizasyon gerektiği için bendeki cihazlarda, tam hakkını vererek kullandım diyemeyeceğim.
GM: Sen tam bir Apple kullanıcısı olduğunu için…
SG: Onun da çok etkisi var tabii. Hakkını vererek kullandım diyemiyorum o yüzden Xperia Z’yi. Test ettiğim kadarıyla en çok dikkatimi çeken özellikleri kamerasının fotoğraf yeteneği ve ekranının çözünürlüğü oldu. Fakat cihaz boyut olarak biraz büyük. Android kullanmaya da biraz alışmam gerekiyor. Bir de sen cihazı bana verirken su geçirmez olduğunu söyledin. Ben de deplasmana giderken uçaktan “Şunu denize atsam ne olur?” diye düşünmedim değil. Denemedim başımız belaya girmesin diye. Cihaz genel olarak bakıldığında Samsung ya da iPhone 5’ten daha sağlam duruyor.
GM: Sence bu yaşadığın zorluklar Apple’ın bir hatası mı?
SG: Apple’ın strateji farklılığından kaynaklanıyor bu. Google daha açık bir platform, özellikle Android ile. Pek çok farklı markayla farklı model çıkartabiliyor. Apple ise tek bir cihazla kullanıcıya en kolay kullanılabilir, innovatif ürünleri sunuyor. Apple’ın kullanıcı dostu olması beni en çok çeken özelliği.
GM: Röportaj öncesi konuşurken Apple’ın iPhone 5 ile düşüşe geçtiğini düşündüğünü söylemiştin.
SG: Apple’ın Samsung ve diğer rakipleri sürekli yeni cihazlar piyasaya sürüyorlar. Apple ise yılda bir adet akıllı telefon sürüyor piyasaya. Rekabete daha rahat girmek için yeni ürünlerini 6 ayda bir çıkartmaya çalışıyorlar artık. Bu yüzden de ortaya iPhone 4S gibi ara modeller çıkıyor. İlk modelden sonra çıkan ikinci model, hataları kapatmaya yönelik bir ürün gibi gözüküyor. İnsanlarda da bu algı oluşmaya başladı. Ticari açıdan bu tutan bir sistem. Steve Jobs’dan sonraki süreçte aynı yaratıcılığı yürütebilecek bir insan çıkmadı ortaya.
GM: Şu anda aktif olarak hangi teknolojik cihazları kullanıyorsun?
SG: iPhone, Yeni iPad, Macbook Air günlük olarak yanımda taşıdığım cihazlar. Evde eğlence sistemi olarak iMac ve PlayStation 3’üm var.
GM: PlayStation’ı sadece oyun için mi kullanıyorsun?
SG: Oyun oynamak ve Bluray filmleri izlemek için.
GM: Oyunlarla aran nasıl?
SG: Bu sene aslında oynamak istediğimden daha az oynuyorum ama kendi yoğunluğumdan dolayı. Genel olarak iyi bir oyun takipçisiyim.
GM: Civilization oynuyordun değil mi, yanlış hatırlamıyorsam?
SG: Pek oynamıyorum şu anda, heyecanla bekliyorum yeni bir şey çıkacak galiba yakın zamanda. Bilgisayar ortamında çıkacak oyunlardan en heyecanla beklediğim yeni Sim City.
GM: PlayStation da ne oynuyorsun?
SG: PlayStation da bu aralar Assassin’s Creed’in son oyununu oynuyorum. Ama çok yavaş bir ilerlemeyle. Daha yüzde 20’lerdeyim. Yeni Call of Duty’yi oynuyorum ama çok da memnun değilim. Oyun bana biraz fazla fütüristik geldi. Hikayesi güzel ama tam sarmadı beni. Daha önceki CoD oyunlarında kendi çapımda online kısmını oynardım. Yeni oyun ise tamamen değişmiş.
GM: Takımda sağlam oyuncu var mı seni arayıp da “Sinan gel bir PES atalım” diyen?
SG: Bizim takımda en çok oynayan Jamon Lucas Gordon. O Call of Duty oynuyordu, onunla bir iki kere online oynamışlığımız var. Onun dışında pek oynayan yok.
GM: Twitter’da bu kadar çok takipçin olmasını neye bağlıyorsun? Senin kadar takipçisi olan başka bir basketbolcu yok Türkiye’de.
SG: Hidayet abi büyük ihtimalle beni geçecek. Türkiye de gerçekten sporcu olarak çok aktif kullanan da yok. 260 binin içerisinde aktif kullanıcı sayısını merak ediyorum. Büyük bir çoğunluğunun aktif kullanıcı olmadığını düşünüyorum.
GM: Twitter için teklif geliyor mu? “Bizim ürünün reklamını yap” gibi mesela.
SG: Bir iki kere yaptım. Bir kere deodorant markasıyla bir çalışmamız oldu. Onun dışında Twitter’ın en etkili olabileceği kısım sosyal sorumluluk kısmı. Para kazandığın bir şeyde, haliyle sana bir şeyler söyletmeye çalışıyorlar. O söylediğin şeye sen ne kadar inanıyorsun, inanmıyorsun farklı oluyor.
GM: Sosyal sorumluluk deyince aklıma geldi. Yakın zamanda National Geographic’in bir kampanyasında yer aldın: Hayvanlar için kükre!
SG: National Geographic’in büyük kediler haftasında Türkiye’ de de böyle bir sosyal sorumluluk kampanyası yaptılar ve amaç Türkiye’de, barınaktaki hayvanların çektikleri acıları ön plana çıkarmak ve Türkiye’deki nesli tükenmekte olan hayvanların durumunu gözler önüne sermek. Mehmet Turgut’un çektiği fotoğraflarla beraber onlarca ünlünün içinde bulunduğu bir kampanya oldu.
GM: Çok fazla projeye koşturuyorsun, benim takip ettiklerimden bir tanesi de Güler Legacy. Ailece bir basketbol okulunuz var. Kaç senedir devam ediyor bu proje?
SG: 3. seneye girdik Güler Legacy ile. Asıl hedefimiz Türk basketbolunu yukarıya çekebilecek bir ortam yaratabilmek. Basketbol eğitiminde bizim de bir katkımız olsun istiyoruz. Sonuç olarak babam başta olmak üzere ben ve ağabeyimin tecrübesi var. Bu benim ve abim için emeklilik projesi. Kamplarda gerek Amerika’dan antrenörler bulunduruyoruz, gerekse ben kendi ilişkilerimi kullanarak hem kulüp antrenörlerini hem de kulüpte oynayan basketbolcuları davet ediyorum. Aynı zamanda bizim en büyük hedefimiz bu kampların içerisinde bir köprü oluşturmak. İlk sene Hakkari’den 10 tane çocukla başlayan projemizde bu yıl, 2 haftalık kamp programımıza 50 tane çocuğu doğudan masrafsız bir şekilde İstanbul’a getirmeyi planlıyoruz.
GM: Teknolojiden uzaklaştık konumuza geri dönelim…
SG: Teknolojiye geri dönmek için ben şunu söyleyeyim: Güler Legacy içerisinde teknolojik bir ürünümüz var. Belki yeteri kadar pazarlamayı yapamıyoruz ama, 94fifty diye bir sistem üreten ABD’li bir şirketle ortaklığımız var. Basketbol topu içerisinde alıcılar var ve bu alıcılarla PC ile kablosuz bir şekilde iletişim sağlıyor.
GM: Peki ne veriler alıyorsunuz bununla?
SG: Senin attığın şutu ve driplingini ölçebiliyor. En basitiyle pası alıp topu elinden çıkarana kadar geçen ya da topun çembere giderken harcadığı süre, ne kadar çok bombe ile çembere gittiği ya da havada ne kadar döndüğü gibi verileri alabiliyorsun. Bu ölçümlere göre de yaş grubuna, boy grubuna göre olan standartlar var. O standartlara göre bir puanlama yapıyor ve o puanlamaya göre sana antreman programı veriyor, kendini geliştirebileceğin şekilde. Bunu şu anda Anadolu Efes, Tofaş, Fenerbahçe, yıldız milli kullanıyor ve İstanbul’da bireysel olarak kullanan 5 – 6 tane sporcumuz var
GM: Sinan senin bir de blogun var. sinanguler.com sitesinde profesyonel destek alıyor musun? Ya da benzer bir desteği sosyal medyada alıyor musun?
SG: sinangüler.com’u dilediğim gibi kullanamıyorum şu an. Sadece basketbol haberlerinin konduğu bir ortam şeklinde. Ama önümüzdeki 1 – 2 ay içerisinde sinangüler.com çok fantastik şekilde geri dönecek. İnanılmaz bir fikirle karşı karşıyayız teknik açıdan profesyonel bir şirketle çalışıyorum. sinangüler.com ve Güler Legacy sitelerini teknik kısımları 8bitiz isimli bir şirketin kontrolünde. Güler Legacy şirketinin içerisinde sosyal medya uzmanım var bir tane. Onunla plan program içerisinde yönetiyoruz. Twitter ve Instagramı ise ben kendim kullanıyorum.
- Xperia Z’nin en çok dikkatimi çeken özellikleri kamerasının fotoğraf yeteneği ve ekranının çözünürlüğü oldu.
- Apple’ın kullanıcı dostu olması beni en çok çeken özelliği.
- 2 haftalık Güler Legacy kamp programımız kapsamında 50 tane çocuğu ücretsiz bir şekilde İstanbul’a getirmeyi planlıyoruz.
- Bilgisayar ortamında çıkacak oyunlardan en heyecanla beklediğim yeni Sim City.
- Örnek aldığım basketbolcular Pete Maravich ve Michael Jordan
Babası Necati Güler, Türk basketbol tarihinin en iyi oyun kurucularından
Abisi Muratcan Güler halen Beşiktaş’ta oynayan basketbolcu
Kariyeri boyunca Beşiktaş, Darüşşafaka, Anadolu Efes ve üniversiteyi okuduğu ABD’de Carroll College’da oynadı
Dünya Şampiyonası’nda ikinci olan 12 Dev Adam kadrosundaydı
Bir Apple fanatiği: Macbook Air, iPad ve iPhone’unu yanından ayırmıyor.
En sevdiği oyunlar Call of Duty, Civilization serisi ve Simcity
Arkadaşları ona Bibi ya da Sinancan olarak hitap ediyorlar