Hardware Plus‘ın Eylül sayısında sadece ülkemizde değil, dünya çapında da tanınan çok başarılı bir sporcu var: Semih Saygıner! Tekrar Dünya Şampiyonu olmak için kolları sıvayan Semih Saynıger ile gerçekleştiridiğimiz keyifli röportajı aşağıdan okuyabilirsiniz.
Bilardo eğitimlerinde ve antrenmanlarda teknolojinin sizlere ne gibi faydası oluyor?
O konuda aslında Amerika’da yapılan ve dünyadaki bütün bilardo sistemini değiştirecek bir çalışma var. Araştırmada bilardo masasının etrafında yaklaşık 800 kamera var ve hepsi bir rayın üzerinde dönüyor. Sürekli veri topluyor. En sonunda ulaşılması beklenen nokta hakemin karar veremediği, kaçırdığı yani kısacası insan hatasının denklemden kalktığı bir seviye. Hakem faktörünü ortadan kaldırarak artık tamamen dijital ortamda kararların alındığı maçlar yapmaya başlayabileceğiz çünkü bazen çok ufak nüanslar gözden kaçabiliyor. Ama bu teknoloji ile riskli bütün sayılar ortadan kalkacak. Toplamda 800.000 dolar civarında bir yatırım söz konusu.
Turnuvalara katılmadığınız zamanlarda tahminimizce TV’den izliyorsunuzdur. Peki, âşık olduğunuz sporu izlerken nasıl bir TV tercih edersiniz?
Valla ben kendimi bildim bileli Philips’in çok iyi bir TV markası olduğunu biliyorum. Hatta eski evimde Ambilight özelliği olan Philips TV de kullandım. Şu an yeni bir ev yapıyorum kendime ve bu evi teknolojik bir ev haline getirmek niyetindeyim. Bir manada akıllı ev olacak. Orada da doğal olarak seçeceğim televizyon Philips olacak.
Akıllı telefonunuz haricinde en çok sevdiğiniz teknolojik urununuz hangisi?
iPad’im vardı ancak onunla çok haşır neşir olamadım fazla. Kompakt bir fotoğraf makinem var bir süredir fotoğraf çekiyorum ve aynı zamanda evimdeki iMac’i de bu amaçla kullanıyorum. Amatör olarak fotoğraf çekmekten hoşlandığım için fotoğraf makinem bu konuda bir örnek olabilir. Kadrajım iyidir, güzel anlar yakalayabilirim ancak ışık gibi teknik detaylar konusunda biraz daha çalışmam gerekli.
Bundan sonraki kariyer hedefleriniz neler?
2006-2014 yılları arasında ulusal kariyerime, 2007-2014 yılları arasında da uluslararası kariyerime ara verdim. Yaşanan bazı olaylardan dolayı böyle bir karar aldım. Çok da detaya girmeyi pek sevmiyorum bu konuda. Kariyerimi dondurmuş olsam da bir gün sahalara geri dönmeyi planlıyordum. 2014 Mayıs ayında yapılan olağanüstü bir genel kurul ile Türkiye Bilardo Federasyonu’nun başına yeni bir yönetim geldi. Bu yönetimle bir araya gelip yaptığımız sohbetler sonucu spora ve sporcuya bakış açısını ve niyetlerini anlayarak ben de tekrardan geri dönmeye karar verdim. Yani 2014 Mayıs ayından beri yine aktif olarak kariyerime devam ediyorum. 7 yıllık aradan sonra birkaç turnuvaya katıldım. Adımın bile bulunmadığı dünya klasmanında 2000 kişi içinde 62.’liğe kadar yükseldim. Elbette eski günlere dönmek zaman alacak çünkü olay sadece fiziksel değil, psikolojik ve duygusal da aynı zamanda.
Sosyal medyanın hayatınızdaki yeri nedir?
Twitter’ı bir dönem çok iyi kullandım, özellikle Gezi olayları döneminde sürekli kullanıyordum. Ama onun haricinde uzun zamandır pek elim varmıyor diyebilirim. Fakat tekrar bir ara canlandırmayı düşünüyorum. Bunun yanında 92binin üzerinde takipçisi olan Facebook sayfam var. Instagram’da da ara ara fotoğraf yüklüyorum ancak delisi değilim. Teknolojinin beni bazı zamanlarda içine aldığı olsa da benim dış dünyada da antrenman yapmak, maçları izlemek, spor yapmak, sevgilime vakit ayırmak gibi uğraştığım pek çok şey var. Hayattan farklı keyifler almak adına bazen bir gün boyunca teknoloji ile hiç vakit harcamadığım zamanlar oluyor ama teknolojiden uzak bir insan da değilim. Misal yeni yeni internet üzerinden alışveriş yapmaya başladım. Yeni telefonumla beraber bankacılık, seyahat bileti gibi işlerimi onun üzerinden yapmayı planlıyorum. Lakin bunu biraz öğrenmem gerekecek öncesinde.
Siz bizim neslimizin örnek aldığı bir insansınız. Peki, size aynı hayranlığı duyan yeni nesil için söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Teknolojiden bahsettik ya; teknoloji çok güzel bir şey ta ki teknoloji sizi kullanmadığı sürece. Siz onu kullanıyorsanız güzel ancak o sizi kullanmaya başladığında asıl hayattan bir anlamda kopuyorsunuz. Hem teknolojiyi çok iyi kullanarak yapacakları işi çok iyi ve hızlı yaparak çağa ayak uydursunlar hem de kendi hayatlarındaki görevleri de yerine getirsinler. Son dönemde dikkatimi çeken şey çok fazla yazışma olduğu için yeni nesilde konuşmanın her geçen gün azalması. Daha az iletişim kuruyorlar, bu konuda zorluk çekiyorlar çünkü her şeyi yazışarak yapıyorlar. Sohbeti unutmamalılar ve sosyalleşmeliler. İş anlamında profesyonellik emek isteyen bir süreçtir. Bu ülkede yetenek kişinin geçici bir seviyeye çalışmadan gelmesini sağlayan bir unsur olarak görülür. Hâlbuki yetenek çok ileride lazım olan bir şeydir. Çalışarak herkes bir seviyeye gelir ondan sonrasında yetenek sizi ileri götürür. Parlamayan yetenek bence yetenek değildir. Parlatmak için de çok çalışmak lazım. Ben bilardoya başladığım zaman belki sadece yeteneğim sayesinde Adapazarı’ndaki herkesten çok iyiydim ama yeteneğimin sınırı buydu. Ama benim istediğim ondan bundan daha iyi olmak değil bilardoda çok daha iyi olmaktı. Maalesef toplum olarak biz sınırlarımızı zorlama çabasına hiç girmiyoruz. O yüzden de dünya çapında bir iş yapmamız çok zor oluyor. Birilerinden daha iyi olmak yerine yaptığınız şeyde çok daha iyi olmak için çalışmanız gerekir. Bunun içinde o alana uygun şekilde donanımlar sağlamalısınız. Teknolojiyi de bu amaçla kullanmak bence en ideali.
Son dönemde özellikle mobil oyunlarda bilardo oyunlarıyla da sık sık karşılaşıyoruz. Siz bu oyunları faydalı buluyor musunuz?
O oyunları faydalı bulmanın yanında bizim de yaptığımız bir oyun mevcut. Şu anda oyunda altyapısal değişiklikler yapılıyor ki kısa zaman içinde Android ve iOS’a da gelecek. Ingame Group’un yaptığı Pool Elite adında bir oyun bu. Bence dünyadaki en iyi oyunlardan bir tanesi. Türk mühendisler tarafında yapılan ve dünyada baya kabul gören bir oyun haline geldi. Çok önemli bir oyun olduğunu düşünüyorum. Özellikle Kore’de tavan yaptı Pool Elite. Oyunun bütün görsellerinde de beni kullandılar. Hatta o dönem tam benim geri dönüşüme denk gelmişti ben de “Sadece reel dünyada değil aynı zamanda dijital dünyada da geri dönmüş oldum” dedim. Oyunların faydası ise eğer ezbere dayalı değilse yani bir şey üretiyorsanız, bir şey katabiliyorsanız o zaman çok faydalı. Örneğin kelime oyunları gibi. Ben de oyun oynuyorum. Kelimelik adında bir oyun var. Elbette bilardo oyunlarını da oynuyorum ama bir konsolum yok. Genelde internet, iPad veya telefon üzerinden oyunları deniyorum.