İçindekiler
Bu ayın başından beri süren Pokemon Go çılgınlığı bir gerçeği de gözler önüne serdi. İnsanlar, böylesi bir oyun için birtakım güvenlik ve gizlilik risklerini göze alıyorlar.
6 Temmuz’da resmi olarak çıkış yapan Pokemon Go; bu tarihte sadece ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda’da kullanıma sunulmuştu. Mobil artırılmış gerçeklik oyununun resmi olarak çıkmadığı ülkelerde ise kullanıcılar, APK dosyasını indirme vb. yöntemlerle oyunu telefonlarına kurup oynamaya başlamışlardı.
Pokemon Go çılgınlığı öyle bir hal aldı ki, oyun daha çıkış yaptığı ilk haftada indirme sayısı ve gelir anlamında rekorlar kırmış ve Nintendo’nun hisselerinin hızla değer kazanarak market değerinin iki katına çıkmasını sağladı.
[linker url=”https://hwp.com.tr/pokemon-go-nasil-indirilir-oynanir-69219″]
Böylesine bir başarıya rağmen, oyunla ilgili birtakım güvenlik ve gizlilik endişeleri de yaşanmadı değil. Örneğin Android kullanıcıları, oyuna Google hesaplarıyla giriş yapmak zorunda kalmış ve bundan dolayı Niantic Labs’e Gmail ve Google Dökümanlar’a erişim hakkı tanımışlardı. Buna rağmen milyonlarca insan, APK dosyasını indirerek ve Google hesaplarıyla oyuna giriş yaparak güvenliklerini ve gizliliklerini tehlikeye atmayı göze aldılar. Ayrıca Niantic Labs’in gizlilik belgeleri de şirketin yaş, lokasyon ve fotoğraf gibi kullanıcı verilerini topladığını ve bu verilerin kimliği bilinmeyen üçüncü şahıslarla paylaşıldığını açıkça belirtiyor.
[linker url=”https://hwp.com.tr/t-mobile-pokemon-go-icin-veri-kullanimini-sinirsiz-hale-getirdi-69461″]
Bir oyun için bu tarz risklere girmeye değer mi bilinmez. Ama şöyle de bir gerçek var ki, milyonlarca insan böylesine bir oyun için güvenlik ve gizliliklerini riske atmaya değeceğini düşünüyor. Burada sorulması gereken önemli bir soru da ortaya çıkıyor: Kaçı gerçekten bu tehlikelerin farkında?