Sosyal ağlarda birkaç cümleye sıkıştırılmış aforizmaların ve haber sitelerinde gördüğümüz türden duygusuz haber metinlerinin aksine bloglar; tüm dünyada içerik kalitesi bakımından -hâlâ- en önemli kaynaklar arasında yer alıyor.
Tabii bu her blog için geçerli değil. Haber siteleri kadar soğuk, arama motorlarının kölesi bloglara rastladığımız gibi, Facebook veya Twitter kullanır gibi yazdığı bloga ziyaretçi çekenler de yok değil. Bu türdeki bazı blogların binlerce ziyaret aldığı da bir gerçek ancak kaliteli bir blogun ziyaretçi sayısıyla değil, kaliteli içerikle ölçülmesi gerektiği gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Bu ayki yazımda sizlerle, elimden geldiğince, “kaliteli bir blog” için en çok işe yarayan 5 fikri paylaşacağım.
Ne kadar uzun yazmalı?
Gelişen teknolojiyle, insanoğlunun dikkat aralığının -maalesef- azalmış olması, bilimsel bir gerçek. Sosyal ağlar da bir anlamda bu yüzden çok tutuluyor: Belli bir karakter sınırıyla yazılmış cümleler, kısa videolar ve bakılıp geçilecek türden fotoğrafların zirve yaptığı bir çağdayız. Öte yandan bu çağ, yazdıkları romanlarla milyarder olan yazarların da çağı.
300 – 500 kelime aralığında yazacağınız yazılar, genellikle herkes tarafından en rahat okunabilecek türden yazılardır. Eğer uzun yazmayı seviyorsanız ama okurlarınız kısa yazılardan hoşlanıyorsa, uzun yazılarınızı bölümlere ayırıp yazı dizileri halinde yayınlayabilirsiniz.
İyi başlıklar bulun
“Dikkat aralığı” gerçeğini hatırlayalım: Artık insanların dikkati daha kolay dağılıyor ve ilgi çekmek her zamankinden zor. O yüzden yazacağımız yazılara öyle başlıklar atmalıyız ki, ziyaretçi başlığı okuduktan sonra hiç değilse yazının giriş cümlelerini okuyabilmeli. Hem, sıkıcı da olsa, konuyu net bir şekilde verebilmeliyiz ki, konuyla ilgilenen insanları rahatça yazımıza çekebilelim.
Örneğin, okumakta olduğunuz bu yazının başlığı “Güzel Yazılar Yazmak” olsaydı, bu yazıyı okuyor olur muydunuz?
Yazılarınızı görsellerle geliştirin
Çoğu insanın çocukluktan kalma alışkanlığıdır: Resimsiz bir yazı sıkıcıdır ve ilk cümleler de ilginizi çekmediyse, o sayfayı okumazsınız bile. Bu yüzden yazınızı geliştirecek türden görselleri (resim, fotoğraf veya video) kullanmanız bir avantajdır.
Burada anahtar kelime “geliştirmek”: Eğer yazınıza değer katabilecek bir resim, fotoğraf veya video bulduysanız, bunu yazıya eklemenizde hiçbir sakınca yok. Ama yalnızca hoşunuza gittiği için yazıyı resimlerle doldurmanız, dikkat dağıtacağı için yazıya zarar verecektir.
Akıcı yazın
Kolayca okunabilen, kolayca taranabilen yazılar her zaman kaliteli içeriğin ana göstergelerinden olmuştur. Dev paragraflar, başlıklarla ayrılmamış bölümler yazının okunmasını zorlaştırır. Bunlara dikkat etmelisiniz.
Bir de şu var: Arama motorlarından gelecek ziyaretçiler gözetilerek yazılan hiçbir içerik, “kaliteli” olarak nitelendirilemez. Arama motorları için değil, okurlarınız için yazın.
Dilinizi doğru kullanın!
Yazılarınızda kullandığınız dil, anlaşılırlığınızın yanında hitap ettiğiniz kişilere gösterdiğiniz saygının da bir göstergesidir. Saygın yazarlarda hiç göremeyeceğiniz gibi, kaliteli içerik üreten hiçbir internet sitesinde de bozuk bir dille yayınlanan yazılar görmezsiniz.
Dilin doğru kullanımı, bunun nasıl yapıldığını bilmeyen insanları dahi etkiler. Farkında olmasalar bile, insanların bunu ne kadar önemsediğini tahmin edemezsiniz. Eğer eksiklerinizin olduğunu düşünüyorsanız, en kısa zamanda bu eksiklerinizi kapatın.