İnsanoğlunun vazgeçilmezidir teknoloji. Ne kadar bazıları ondan uzak kalmaya çalışsa, anlamadığını söylese ya da bizleri aptallaştırdığını iddia etse de teknolojiyi görmezden gelmek asla mümkün değildir –Amiş toplumunda yaşıyor olsanız bile.
Fakat teknoloji denen kavram oldukça karışık bir yapıya sahiptir. Her yenilik bir teknoloji midi? Üretilen her ürün, bulunan her icat, tasarlanan her cihaz gerçekten dünyayı bir adım ileriye mi götürür? İnsanoğluna yeni ufuklar mı açar? Elbette hayır. Zaten teknolojinin güzel yanı da budur.
Bilim hayatının ilk evresinden beri bir ilkeye her zaman bağlı kalmıştır: “Dene ve Yanıl”. İşte bu kavram onun sürekli gelişmesine ve ilerlemesine yardımcı olmuştur. Hiçbir şeyi bilmeden, sadece sonunda bir amaca ulaşılacağını umut ederek yapılan deneyler kimi zaman tamamen başarısız olmuş, kimi zaman ise beklenmedik daha iyi sonuçlara yönlendirmiştir bilimi.
Bu galeride sizlere hazırladığımız konu ise bilimin ve teknolojinin işte bu dışlanmış çocukları. Onlar kâşifleri tarafından büyük umutlarla ortaya çıkarlan büyük oyuncaklar. Teknolojiyi bir adım daha ileriye taşıyacaklarına inandıkları gelişmeler. Lakin ne yazık ki bazıları var ki teknolojinin yüz karası. Daha doğmadan ölmesi gereken varlıklar.
Başlamadan şunu belirtelim ki listede göreceğiniz her ürün tam anlamıyla teknik açıdan bir başarısızlık örneği değil. Bazıları gerek düşünce gerek icat olarak üst düzey başarı gösterebilecek cinsten ancak işte bazen zamanın ötesinde olmak eksi bir taraf oluyor. Ya o dönemin tüketici toplumuna uygun yapıda olmuyor ya da bazen daha ucuz ve kullanışlı ikamesi bulunuyor. Fakat bazılarının ciddi anlamda akla bile düşmemesi gerekiyor.
Listemiz iki başlıkta topladık. İlk 9 ürün dünya genelinde pek çok firmanın ortaya koyduğu icatlar iken son üç ürün Apple’ın marifetlerini bizlere sunuyor.
Şimdiden iyi okumalar.
1.Laserdisc
Şu sıralar çoğumuz evinde Blu-Ray oynatıcılar ya da doğrudan akıllı telefonumuzun uygulamalarından izlediğimiz HD filmlerle vakit geçirsek de dijital ev eğlencesi mantığı ilk defa 1978’de tanıtıldığında bu kadar tecrübeli değildi. Henüz video kasetler geleli iki sene olmuşken karşımıza ilk çıkanın hep VCD olduğunu mu sanıyordunuz? Hayır, ondan önce Laserdisc adında gereksiz büyüklükte plaklar vardı. 70’lerin havasını yakalamak adına bir diğer adına da “DiscoVision” denilen bu format aslında dört yıl sonra çıkacak olan VCD’ler gibi daha kaliteli ses ve görüntüyü yüksek depolama alanı ile oynayabiliyordu.
Ancak sorunun ne olduğunu siz de görebiliyorsunuz değil mi? VCD’nin neredeyse 3 katı büyüklüğünde olan bu format hem ağır hem de çok kolay hasar gören bir yapıdaydı. Üstelik bu cihazların oynatıcıları da oldukça ses çıkartıyordu. Kayıt özelliği yoktu ve hem diskler hem de oynatıcılar inanılmaz pahalıydı.