Mobilitenin dibine vurduğumuz bir yılı daha geride bıraktık. Peki 2013 için satın alınabilecek hangi cihazlar mevcut? Tüm markaların üst seviye akıllı telefonları ortaya çıkmış durumda. İşte 2013’ün en iyileri…
Sony köşesinde Xperia Z yer alıyor. Sony Xperia Z, su geçirmezliğiyle ön plana çıkmayı amaçlayan bir cihaz. Tabii yanında yüksek performans da vaat ediyor.
Samsung tarafında ise pek çok kişinin merakla beklediği Galaxy S4 bulunuyor. Galaxy S4, yüksek performansının yanında bataryasıyla da iddialı.
HTC’nin bu seneki oyuncağı ise One. HTC One’ın UltraPixel kamerası ve Sense 5 arayüzü ön planda. Tabii yüksek performanslı dış hoparlörleri de unutmamak gerek. BlackBerry Z10, yepyeni işletim sistemiyle karşımıza çıkıyor. BB10 işletim sistemiyle çok farklı bir kullanım deneyimi sağlayan Z10, Android’e ve iOS’a ciddi bir rakip konumunda.
LG Optimus G, Nexus 4’ü beğenen çok sayıdaki kullanıcıya LG arayüzünü sunuyor. Kişiselleştirilmeyi ön planda tutan LG, uygun fiyatıyla da son vuruşu yapacak gibi.
Şimdi bu telefonları yakından tanıyalım.
Samsung’un yenİ bombası Türkİye’de Samsung Galaxy S4
Uzun süredir merakla beklenen, Samsung’un yeni amiral gemisi, dünya ile aynı anda Türkiye’de satışa sunuldu.
Akıllı telefon denince akla ilk olarak Apple’ın akıllı telefon devrimini başlatan modeli iPhone geliyor. Yakın zamanda ise piyasada iPhone’u tahtından indiren tek bir cihaz olmadıysa da toplamda Android işletim sistemini kullanan akıllı telefonlar iPhone’u geçmeyi başardı. İlgi bir anda Android’e kayınca da bu sınıfın başkanı Samsung’un yeni modelleri büyük bir merakla beklenir oldu. Her biri başarılı olan Samsung’un Galaxy S serisi akıllı telefonlarının yeni üyesi de Galaxy S4.
8 çekirdekli işlemci
Samsung Galaxy S4, Samsung’un yeni işlemcisi Exynos 5’i kullanıyor. Tam adıyla Exynos 5 Octa 5410 diye geçen SoC (System on Chip) üzerinde dört çekirdekli 1.6 Ghz hızında çalışan Cortex A15 ve dört çekirdekli 1.2 Ghz hızında Cortex A7 bulunuyor. Grafik çipi olarak ise PowerVR SGX 544MP3 seçilmiş. Fakat pazara göre Galaxy S4, farklı işlemci taşıyan bir modelle de piyasaya sürülebilecek. Exynos 5’in alternatifi olarak da 1.9 Ghz hızında çalışan dört çekirdekli Qualcomm APQ8064T işlemci ve Adreno 320 grafik çipli SoC seçilmiş. Cihazın performansını etkileyecek özellikleri ise şu şekilde: 2 GB RAM, 16 / 32 / 64 GB dahili hafıza seçenekleri ve 64 GB’a kadar microSD kart desteği, DC-HSDPA ve 4G / LTE bağlantı seçenekleri, WiFi ve 2600 mAh Li-Ion batarya.
Cihazın 5 inçlik dev ekranı 1920 x 1080 piksel çözünürlük yani daha teknik bir tabirle 441 PPI yoğunluk sunuyor. Corning Gorilla Glass 3 ile korunan ekran oldukça sağlam ve darbelere dayanıklı. Ayrıca arka taraftaki 13 MP’lik kamera 13 MP’lik fotoğraflar çekebiliyor. Yine ilginç bir detay; Samsung Galaxy S4 hareketli fotoğraflar ya da internet jargonuyla GIF olarak da fotoğraf çekebiliyor. Ön tarafta ise 2.1 MP’lik kamera bulunuyor. Görüntülü konuşma esnasında isterseniz her iki kamerayı da aktif olarak kullanabiliyorsunuz.
Bu kadar sayı telefonda
nasıl duruyor?
Samsung Galaxy S4, piyasada paranızın satın alabileceği performans anlamında en güçlü akıllı telefon. Piyasadaki en geçerli mobil test yazılımı olan AnTuTu’da, şimdiye kadarki en yüksek puanı aldı Samsung Galaxy S4. 27 bin civarındaki puanına şu an için en çok yaklaşabilen cihaz 21 bin puan ile Sony Xperia Z. Fakat diğer yandan Nvidia’nın yeni Tegra’sının 35 bin puan aldığı söyleniyor, tabii şimdilik piyasada olmadığı için, Exynos 5’e en iyi işlemci diyebiliriz.
2600 mAh’lik neredeyse bir tablet bataryası gibi kapasitedeki dev güç kaynağı, Samsung’un yüksek çözünürlüklü fakat az enerji tüketen AMOLED ekranını çok uzun süre doyurabiliyor. Artık akıllı telefon standardı olan 1 tam günlük şarj süresi, Samsung Galaxy S4’te güç tasarrufu modu ile birlikte 2 güne çıkabiliyor.
Barometreli telefon
Akıllı telefonlarda cayroskop, ivmeölçer gibi aksesuarlar artık standart oldu. Samsung Galaxy S4’te bunlara ek olarak barometre, termometre ve nem ölçer bulunuyor. Bu sayede internete bağlı kalmadan da çevrenizdeki hava bilgisini anında alabiliyorsunuz. Ayrıca kızılötesi özelliği ile cihazınızı uzaktan kumanda olarak da kullanabiliyorsunuz.
Tasarım bakımından ilk bakışta Galaxy S3 ile aynı gibi dursa da cihaz yenilenmiş bir tasarıma sahip. 7.9 mm’lik kalınlık cebinizde varlığının dışarıdan görünmemesini sağlayacak kadar ince. Ayrıca 130 gramlık ağırlığı da 5 inçlik ekrana ve 2600 mAh bataryaya sahip bir akıllı cihaz için oldukça ince. Cihazın kenarlarındaki metal görünüm ve arka, ön kapaktaki karbonfiber görünüm oldukça şık bir hale getirmiş Samsung Galaxy S4’ü.
Samsung Türkiye Başkanı SungYong Hong, Galaxy S4’ün tanıtımı için yaptığı konuşmada “Samsung, Galaxy S4 bir kez daha, akıllı telefon pazarında çıtayı yükseltiyor ve sizi anlayan özellikleriyle bir akıllı telefondan beklentilerin çok ötesine geçiyor” dedi.
Samsung Galaxy S4 Teknik Özellikleri
Ağ: 2.5G (GSM/ GPRS/ EDGE): 850 / 900 / 1800 / 1900 MHz
3G (HSPA+ 42Mbps): 850 / 900 / 1900 / 2100 MHz
4G (LTE Cat 3 100/50Mbps) : 6 farklı bant seçeneği
Ekran: 5 inch Full HD Super AMOLED (1920 x 1080) ekran, 441 ppi
İşlemci: 1.9 GHz 4 Çekirdek İşlemci / 1.6 GHz Sekiz Çekirdek İşlemci
İşletim Sistemi : Android 4.2.2 (Jelly Bean)
Kamera: Arka Yüz: 13 Megapiksel Oto-Zum Kamera /Flash & Zero Shutter Lag, BIS
Ön Yüz : 2 MP Kamera, Full HD kayıt / Zero Shutter
Lag ile @30fps, BIS
Video: Codec: MPEG4, H.264, H.263, DivX, DivX3.11, VC-1, VP8, WMV7/8, HEVC
Kayıt ve Oynatma : Full HD (1080p)
Audio Codec : MP3, AMR-NB/WB, AAC/AAC+/eAAC+, WMA, OGG, FLAC, AC-3
Kamera Özellikleri: İkili Kamera: İkili Çekim / İkili Kayıt/ İkili Video Arama
Drama Çekimi, Sesli Çekim, Hareketli Fotoğraf, Gece Çekimi,
E İyi Fotoğraf, En İyi Yüz, Güzellik Çekimi, HDR, Panorama
Katma Değerli: Group Play: Müzik – Fotoğraf – Doküman Paylaşma
Özellikler: Story Album, S Translator, Optik Okuyucu, Smart Scroll,
Samsung Hub, ChatON, Air Gesture, Air View
S Travel (Trip Advisor), S Voice™ Drive, S Health
Samsung Adapt Display, Samsung Adapt Sound
Dokunma hassasiyetinin otomotik ayarı (Eldiven Hassasiyeti)
Güvenlik Asistanı, Samsung Link, Screen Mirroring
Samsung KNOX (B2B only)
Google Mobile: Google Search, Maps, Gmail, Latitude
Hizmetleri: Play Store, Google Plus, YouTube, GTalk,
Places, Google Navigation, Google Downloads, Voice Search
Availability of Google Play Books, Play Movies, Play Music
Bağlantı: WiFi 802.11 a/b/g/n/ac (HT80), GPS / GLONASS , NFC,
IR LED, MHL 2.0
Sensör: Hız Ölçer, Jeomanyetik, Yakınsama, Jiroskop, Barometre,
Sıcaklık & Nem Oranı, Hareket
Hafıza: 16/ 32/ 64 GB Kullanıcı Hafızası + microSD (64GB’a kadar) 2GB RAM
Boyut: 136.6 x 69.8 x 7.9 mm, 130g
Pil: 2,600 mAh
S4’ün benchmark sonuçları
Samsung Galaxy S4, görünürde oldukça etkileyici teknolojik özelliklere sahip. Fakat uzmanları ilgilendiren asıl konu cihazın yazılımı, kullanışlılığı ya da tasarımından öte performansı. Bu performansı da en iyi sayılara döken uygulamalardan bir tanesi AnTuTu Benchmark uygulaması. Samsung Galaxy S4, yaptığımız testlerde AnTuTu’da 27.000 puan civarına ulaşabiliyor, ki bu şimdiye kadarki cihazlar arasındaki en iyi rakam. Galaxy S4’ten önceki lider Sony Xperia Z, 21.000 civarı puan ile kısa süreli saltanatını da yakında sona erdirecek diyebiliriz bu yüzden.
Samsung’un Exynos 5 Octa işlemcisi performans olarak piyasayadaki en iyi işlemci şu an için. 28 nm mimari ile üretilen Exynos 5 Octa, içerisinde 1.6 – 1.8 GHz hızında dört çekirdekli ARM Cortex-A15 ve 1.2 GHz hızında dört çekirdekli Cortex-A7 çekirdekleri barındırıyor. Bu sekiz çekirdekli mimariye verilen diğer bir isim de ARM big.LITTLE. İşlemcinin içerisinde aynı zamanda PowerVR SGX544MP3 grafik çipi bulunuyor.
Samsung Galaxy S4’ün yeni yetenekleri
Kamera
Samsung Galaxy S4’ün kamerası teknik olarak yenilenmesinin yanında, yazılımsal olarak da yepyeni bir sayfa açıyor. Dual Shot özelliği sayesinde fotoğraf ya da video çekerken aynı anda telefonunuzun üzerindeki iki kameradan da görüntü alabiliyorsunuz. Bu sayede bir anlamda fotoğraf makinelerindeki zamanlamalı çekimin yerine kendi görüntünüzü de çerçeveyle fotoğrafa gerçek zamanlı olarak ekleyebiliyorsunuz. Bu özelliği video çekimi ve görüntülü görüşme esnasında da kullanabiliyorsunuz.
Sound & Shot özelliği ile çektiğiniz fotoğraflar sırasında kısa bir süre konuşulanları kaydederek fotoğraf ile birlikte saklayabiliyorsunuz. Drama Shot ise fotoğrafta hareket eden objelerin hızlıca fotoğraflarını çekiyor ve tek bir karede hareketi gösterebiliyor. Story Album özelliği sayesinde ise bir organizasyonda çektiğiniz fotoğrafları şık bir biçimmde organize edip notlar alabildiğiniz bir albüme çevirebiliyorsunuz.
Samsung Galaxy S3 ile Galaxy S4 arasında tasarımsal anlamda çok fark yok. Hemen hemen aynı boyuttaki kasa, Galaxy S4’te 5 inçlik bir ekran taşıyor. Böylece tuşlara ve çerçeveye ayrılan alan da daralmış oluyor.
İletişim
Samsung’un S Translator’ı sayesinde yurtdışında bile rahatlıkla pek çok dili “konuşabileceksiniz”. Şimdilik Türkçe desteği olmasa da İngilizce bilmeniz durumunda pek çok dile İngilizceden çeviri yapabilen bu sistemi kullanabilirsiniz. Yazı ya da ses ile giriş yaptıktan sonra istediğiniz farklı bir dilde yazılı ya da yine konuşma şeklinde çıkışını alabiliyorsunuz.
Sağlıklı yaşam
Samsung Galaxy S4 ile birlikte pek çok aksesuar da piyasaya çıkıyor. Bu aksesuarların büyük kısmı aslında Samsung Galaxy S4’ü sağlıklı yaşam düzeninizin içine sokabilmeniz için hazırlanan aksesuarlar. Hem spor düzeninizi, hem vücudunuzun tepkisini ölçebildiğiniz aksesuarları S4’ün içerisindeki uyumlu yazılımlar ile birlikte kullanabiliyorsunuz. S Health uygulaması ister bu aksesuarlarla, isterseniz de sizin elle girdiğiniz veriler ile günlük aktivitelerinizin, kondisyon çalışmalarınızın ve kilonuzun kaydını tutuyor. Ayrıca aksesuarlar sayesinde o anki vücut sıcaklığınız ve nem oranını gösterebiliyor.
Günlük işler
Samsung Galaxy S4 tanıtılmadan önce bol bol dedikodusu yapılan Smart Scroll ve Smart Pause özellikleri söylenenlerden pek de farklı çıkmadı. Smart Pause özelliği sayesinde bir video izlerken eğer başınızı ekrandan farklı bir yana çevirirseniz, videonuz anında duruyor ve siz ekrana tekrar bakar bakmaz da kaldığı yerden oynamaya devam ediyor. Smart Scroll özelliği ise daha önce dedikodusu yapıldığı gibi göz hareketleriyle sayfa hareketlerinin kontrolü değil, telefonun bir yöne yatırılmasıyla sayfanın kontrolünü sağlıyor.
S Voice Drive servisi ise akıllı telefonunuzun sürüş sırasında bir asistan haline gelmesini sağlıyor. Sürüş moduna geçtiğinizde cihazınızın fontları büyüyerek daha kolay okunur bir hale geliyor. Navigasyon sesli olarak yol tarifi verebiliyor ve siz de isterseniz sesli komutlarla arama gibi işlemlerinizi gerçekleştirebiliyorsunuz.
Samsung’un günlük hayatımızda karşımıza çıkabilecek küçük zorluklara bir diğer çözümü de Air View ve Air Gesture özellikleri. Artık Galaxy S4’ünüzü de daha önce Nokia’nın Lumia’da yaptığı gibi eldiven ile kullanabileceksiniz. Ayrıca ekranın biraz üstünde, dokunmadan parmağınızı bir sayı ya da resim üzerinde tuttuğunuzda arama için öneriler ya da fotoğrafın büyük halini göreceksiniz.
Aksesuarlar
S Band
S Band ve Galaxy S4 ile uyku verimliliğinizi, koştuğunuz mesafeyi, yaktığınız kaloriyi ve adım sayınızı ölçüp arşivleyebiliyorsunuz.
S View Cover
Bu kılıf ile ekranınızın sadece üst kısmı açık kalıyor. Bu sayede kapağı dahi açmadan uyarıları ya da saati görebiliyorsunuz.
Game Pad
NFC özelliği sayesinde dokunuşla anında eşlenen bu Game Pad ile Android’in gelişen oyunlarını çok daha büyük keyifle oynayabileceksiniz.
Wireless Charging Pad / Cover
Kablosuz şarj desteği de olan Galaxy S4’ünüzü herhangi bir kablo takmadan da şarj etmeniz için bu aparata ihtiyacınız var.
Flip Cover
Mıknatıslı standart bu kapak, telefonunuzu çizilmelere karşı koruyor.
Pouch
Deri kılıf ile hem şık tarzınızı yansıtabilir hem de cihazınızı çizilmelere karşı koruyabilirsiniz.
Headset
Galaxy X4 ile gelen standart kulaklık dışında bu yüksek kalite, iki parçada da woofer ve twitter bulunduran kulaklığı alabilirsiniz.
Extra Battery Kit
Değiştirilebilir bataryanın bir avantajı olarak yanınızda ekstra batarya da taşıyabilirsiniz.
Protective Cover+
Diğer orjinal kılıflara oranla Protective Cover+ çok daha sağlama alıyor cihazı. Geniş elastik kenarları düşmelere karşı da dayanıklı.
HRM
Kalbinizin durumunu yine Samsung Galaxy S4 ile uyumlu olarak ölçebilirsiniz. Bu sayede antrenmanlarınızı daha düzenli hale getirebilirsiniz.
Body Scale
Samsung Galaxy S4 ile uyumlu olarak çalışıp, tüm verileri takip etmenize olanak tanıyan diğer bir aksesuar da bu dijital tartı.
BlackBerry Z10
Akıllı telefon dünyasına yepyeni bir işletim sistemi
Bakalım BlackBerry’nin yeni işletim sistemi, iOS’un hakimiyetini kırıp yeni Android olabilecek mi?
A
kıllı telefonların çılgınlar gibi geliştirildiği günlerdeyiz. Geçen sene tanıtılan Galaxy S3’ler, One X’ler, Xperia S’ler ve iPhone 5’ler, şimdilerde yaşadığımız telefon bombardımanından sonra “eski” durumuna düştüler. iOS’un ve Android’in domine ettiği bu sektör, kullanıcılar için az sayıda alternatif olması sebebiyle ufak çaplı can sıkıntılarına da sebep oluyor. Zira Android’den sıkılan ve iOS kullanmak istemeyen birinin tercih edebileceği tam oturmuş bir işletim sistemi ne yazık ki yok. Çünkü kısa süre önce tanıştığımız Windows Phone 8’in eksikleri henüz giderilmiş değil… BlackBerry 10 işletim sistemi, bundan aylar önce, BlackBerry firmasının henüz RIM olduğu zamanlarda duyuruldu. Çok ciddi bir yatırımla yola çıkan firma, pek çok uygulama geliştiriciyi desteklemek için çeşitli sözler verdi. Uygulama geliştiricilerin BlackBerry’ye yönelmesi için her türlü destek sağlandı. Sonunda, işletim sistemi ile beraber ilk ürünleri de piyasaya çıktı. BlackBerry Z10 ve Q10.
Şimdi HWP ofisinde ağırladığımız BlackBerry Z10 hakkında konuşalım biraz. Ne dersiniz?
Eee, bunun çıkış tuşu yok?
BlackBerry Z10, 4.2 inçlik ekrana sahip, ortalama büyüklükte bir akıllı telefon. Günümüz akıllı telefonlarından daha küçük bir ekrana sahip olsa da, bu küçüklük kullanım açısından herhangi bir sorun yaratmıyor. Telefonun kullanımına birazdan değineceğiz.
Son derece sade bir tasarıma sahip olan BlackBerry Z10’un ön yüzeyinin neredeyse tamamı ekran ve çerçevesi ile kaplı. Üst ve alt taraflarında ise plastik malzeme göze çarpıyor. Ön kamera ve diğer sensörler plastik yüzeyin içerisine değil, ekranın çerçevesine yerleştirilmiş.
Cihazın üst tarafında, tam ortada güç tuşu yer alıyor. 3.5 mm kulaklık girişi de yine üst tarafta, sola doğru konumlandırılmış. Ses açma – kapama tuşları da sağ tarafta, yukarıya doğru yerleştirilmiş. Bilgisayar ile dosya akatarımı yapmak ve şarj etmek için kullanılan USB portu ile televizyona – monitöre bağlamak için kullanılan micro HDMI bağlantısı da sol tarafta yer alıyor.
BlackBerry Z10’un kasası, yekpare bir yapıda tasarlanmamış. Arka taraftaki kapağı çıkarıp, batarya, SIM ve microSD kart yuvasının bulunduğu bölüme ulaşabiliyoruz. Arka kapak ilk bakışta biraz kalitesiz gibi görünüyor olsa da elden kaymıyor olması en büyük avantajı. Cihazın kalınlığının 9 mm, ağırlığının ise 137.5 gram olduğunu özellikle belirtmek lazım. Ürün, hafifliği veya inceliği ile ön plana çıkmayı amaçlayan bir yapıda değil.
BlackBerry 10 işletim sistemini kullanan ilk telefon olan BlackBerry Z10, geleceği parlak bir işletim sistemini müjdeler gibi görünüyor. Uygulama konusundaki açık da kapanırsa BlackBerry 10, iOS ve Android’e çok ciddi rakip olabilir.
Etkileyici donanım
BlackBerry Z10, içerisinde 1.5 GHz’lik Snapdragon S4 işlemcisini barındırıyor. Çift çekirdekli olan bu işlemci, Adreno 225 GPU’su kullanıyor. Bu donanım, 2 GB RAM ile destekleniyor. 16 GB dahili hafızaya sahip olan cihaz, microSD kart yuvası sayesinde daha fazla veri depolama özelliği sunuyor.
BlackBerry Z10’un donanımı ilk bakışta biraz eski gibi dursa da, tıpkı iPhone’lar gibi az donanımla iyi iş yapılabiliyor. Performans konusuna birazdan değiniyor olacağız.
Ürün, 8 megapiksellik bir kameraya sahip. Bu kamera gündüz çekimlerinde, pek çok akıllı telefon gibi oldukça iyi iş çıkarabiliyor. Fakat gece çekimlerine baktığımızda, daha farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Karanlık ortamda kimi zaman beklenenin üzerinde bir kalite sunuyorken, kimi zaman da rakiplerinin gerisinde kalıyor, fotoğraf doğru dürüst görünmüyor. 1080p video kaydı da yapabilen kameraya, ortalama bir kaliteye sahip 2 megapiksellik ön kamera eşlik ediyor.
İncelemenin en başında söylediğimiz gibi ürünün 4.2 inçlik bir ekranı bulunuyor. IPS panel olan bu ekran, 768 x 1280 piksellik çözünürlük sağlıyor. Bu da, inç başına 355 pikselin düşmesi anlamına geliyor ki, bu değer bir gözün görebileceği netliğin üzerinde. Ekranın harika göründüğünü belirtmek gerek. Her açıdan çok net görünüyor olması bir yana, arayüzde tercih edilen efektlerin, fontların ve diğer görsellerin, bu ekran üzerinde şık durduğunu da söyleyelim.
Tabii ki BlackBerry Z10’u diğer telefonlardan ayıran en önemli özelliği, kullandığı işletim sistemi. BlackBerry’nin kendisi tarafından hazırlanan işletim sistemi, üzerinde ciddi anlamda çalışıldığını resmen bağırıyor. Kullanım esnasında pek çok ince düşünülmüş detay karşımıza çıkıyor. Öncelikle arayüzün kendisinden bahsedelim. BlackBerry 10’u bir işletim sistemine benzetecek olursak, en çok iOS’a benzediğini söylememiz gerek. Tuş kilidinden çıktığınızda, karşınıza iOS’taki gibi uygulama ikonları çıkıyor. Uygulama ikonlarının üzerine basılı tutarak, taşıma ve silme gibi işlemleri yapabiliyoruz. Yani Android’deki gibi silmek için ayarlar menüsüne girip uygulamayı bulmamız gerekmiyor.
Kilit ekranı, son derece başarılı bir şekilde tasarlanmış. Güç tuşuna basıp ekranı açtığımızda, sol tarafta uygulama simgeleri ve yanlarında bildirim sayıları görünüyor. Sağ alt köşeye baktığımızda, üzerine basılı tutarak başlatabileceğimiz kamera düğmesini görüyoruz. Ekranı açmak için parmağınızı, BlackBerry logosunun üzerinden yukarı doğru kaydırmanız gerekiyor. Bunu yaparken karşımıza çıkan animasyon ise son derece başarılı. Sanki perdeyi kaldırıyormuşuz gibi bir his veriyor.
Harika gece modu
Gece yatarken telefonun aramalar haricinde ses çıkarmasından rahatsızlık vereceğini düşünen BlackBerry, harika bir çözüm geliştirmiş. Telefon şarjdayken kilit ekranında parmağınızı ekranın üstünden aşağıya çekerek, uyku modunu aktif hale getirebiliyorsunuz. Uyku modunda ekranda insanı rahatsız etmeyen bir parlaklıkta saat görünüyor. Bununla beraber bildirimler komple kapanıyor. Fakat arama alabiliyorsunuz. Ekranın alt tarafında alarm kurma tuşu yer alıyor ve noktayı saatin çevresinde çevirerek alarmı kurabiliyorsunuz. Kurulumu yaptıktan sonra eğer öylece bırakırsanız, sürekli olarak düşük ışıkla masa saati modunda çalışıyor. Eğer güç tuşuna basarsanız, ekranı da kapatarak güç tasarrufuna geçiyor. Açıkçası bu özelliği çok başarılı buldum. Hem “Ya gece birileri WhatsApp’tan yazarsa?” derdinden kurtuluyorum, hem alarmı çok kolay bir şekilde ayarlıyorum, hem saati direk olarak görüyorum, hem de şarja takmayı unutmuşsam sabaha sıfır şarjlı bir telefonla karşılaşmamış oluyorum.
BlackBerry 10 işletim sisteminde pek çok parmak hareketi kullanılıyor. İlk etapta alışması zor gibi görünse de alıştıktan sonra diğer işletim sistemlerinden çok daha basit olduğunu anlıyorsunuz. Uygulamayı arka plana almak ve ana sayfaya geçiş için, BlackBerry logosunun üzerinden ekranın alt kısmına doğru parmağınızı kaydırmanız gerekiyor. Bildirimler ise ekranın sol tarafında yer alıyor. Ekranın solundan sağa doğru parmağımızı kaydırarak, bildirimlere ulaşabiliyoruz. Menülerde ekranın üst kısmından aşağı doğru çekince, ayar kısayolları geliyor. Aynı hareket, uygulamaların içerisinde de ayarlara ulaşmak için kullanılıyor. Sağdan sola çekince ise çoklu seçim, resim gönderme gibi daha basit seçenekler çıkıyor. Uygulamaların ve arayüzün kullanımı, bu tip parmak hareketleri sayesinde bambaşka bir tecrübeye dönüşüyor.
Uygulamaları aşağı almak için kullanılan parmağı aşağıdan yukarı çekme hareketi, ana sayfanın hemen solunda oluşan “açık uygulamalar” ekranına götürüyor bizi. Buradaki uygulamalar, gerçek zamanlı olarak arka planda çalışıyorlar. Sağ alt köşelerindeki X tuşuna basarak bu uygulamaları kapatabiliyoruz. Şunu söylemeliyim ki BlackBerry 10 işletim sisteminin çoklu uygulama geçişlerindeki başarısı, iOS’tan, Android’den, WP8’den ve Symbian’dan daha iyi ve kolay. Her uygulamadan çıktığımızda altta çalışan uygulamaları gördüğümüz ve basit bir şekilde ana sayfada sağa kaydırarak ulaşabildiğimiz bu sistem, rakiplerin de önüne geçiyor.
Bildirimler, BlackBerry Hub adı verilen bir arayüzde toparlanmış. Sola kaydırılarak ulaşılan bildirimlerin tümünü Hub başlığı altında, ayrı ayrı olarak da uygulama başlıkları altında görebiliyoruz. Fikir olarak fena görünmese de henüz tam olarak oturmuş görünmüyor. Zira eski ve tıklanmamış bildirimler, sürekli olarak orada duruyor. Bildirimin uyarı vermemesi için, o bildirimi tıklayıp bakmanız gerekiyor. Ayrıca tüm bildirimleri “okundu” olarak işaretlemenin bir yolu da şimdilik bulunmamakta.
BlackBerry 10’un uygulama mağazasına baktığımızda, piyasaya yeni çıkan bir işletim sistemi için son derece tatmin edici bir çeşitlilikle karşılaştığımızı söylemek gerek. iOS ve Android’de en çok kullanılan temel uygulamaların çoğu, BlackBerry World’de bulunmakta. Uygulamaların da, işletim sistemi gibi % 100 başarılı bir şekilde henüz çalışmadığını belirteyim. Mesela Facebook’ta doğrudan mesajda resim göndermeyi eklememişler. Fakat bunların yavaş yavaş oturacağını, ilk etapta son derece iyi çalıştıklarını düşünüyorum. BlackBerry World’ün en dikkat çekici yanı ise PayPal desteğini beraberinde getirmesi. Bu doğrudan kredi kartını vermekten çekinenler için harika bir alternatif.
BB10’un zayıf noktalarından biri de uygulama güncellemeleri. Uygulamalara güncelleme geldiğinde uyarı geliyor olsa bile, girip de güncelleme yapmak için hantal bir işlem zincirini takip etmeniz gerekiyor. Bununla ilgili bir düzeltme de gelecektir.
Bitmeyen batarya
BlackBerry Z10’un içerisinde, 1800 mAh gücünde bir pil bulunuyor. Bataryanın miktarına baktığımız zaman biraz düşük gibi görünse de, kullanımda çok başarılı bir performans sağladığını söylemem gerek. Sabah 7 buçukta fişten çektiğim cihaz, bol bol telefonla konuşmama, internete girmeme ve kurcalamama rağmen bir buçuk gün kadar idare edebiliyor. Bu süre, Z10 büyüklüğünde bir telefon için son derece başarılı.
Sonuca gelecek olursak…
Eski adıyla RIM, yeni adıyla BlackBerry firması, yeni işletim sistemiyle harika bir iş çıkarmış. Keza telefon için de benzer şeyleri söylemek mümkün. Tam anlamıyla oturması için biraz zamana ihtiyacı olsa da, BlackBerry Z10 şu haliyle de Android veya iOS kullanmaya alışkın olan biri için yeterli işleve sahip. Donanım ihtiyacının az olması, gelecekte çıkan cihazların çok ciddi performansla çalışmasına sebep olacaktır ki, Android telefonlardan çok daha zayıf görünen Z10 bile gayet iyi iş görüyor. Z10 ile ilgili söyleyebileceğimiz tek olumsuz şey, tasarımının biraz daha dikkat çekici olabileceği. Biz tasarımı dışında ciddi bir sıkıntısını göremedik.
Megapiksel bİttİ, sıra UltraPixel’de
HTC One
Firma, yeni amiral gemisi akıllı telefonu ile bu sefer sosyal medyaya odaklanıyor. UltraPixel kamerası ile karanlık ortamdaki çekimlerde fark yaratıyor.
HTC One, her şeyden önce tasarımıyla öne çıkan bir telefon. Alüminyum kaplama olan kasanın arka tarafı, ortaya doğru bombeli, kenarlara doğru ince olacak şekilde tasarlanmış. Telefonun tutuş hissi, bu eğim sayesinde harika bir hale gelmiş.
Android 4.1 işletim sistemine sahip olan akıllı telefon, HTC’nin yeni Sense 5.0 arayüzünü kullanıyor. Bu arayüz telefona sadece görsel anlamda değil, işlevsellik anlamında da pek çok yenilik getiriyor. Eski Sense arayüzünde FriendStream uygulamasını geliştiren firma, Instagram, RSS, Youtube, Flickr, Facebook, Twitter ve daha fazlası ile ilgili haberleri tek bir ekranda gösterebiliyordu. Bu yeni telefondaki sosyal medya uygulamalarını tek bir çatı altında birleştiren uygulamanın adı ise BlinkFeed olmuş.
UltraPIxel kamera
Kamera konusunda da ilginç yeniliklere imza atan HTC, cihazın kamerasını UltraPixel olarak adlandırıyor. UltraPixel’in mantığı, daha düşük megapiksel değerine sahip olmasına rağmen, sensördeki her pikselin çok daha büyük olmasını sağlamak ve bu sayede daha çok ışık alarak daha net görüntüler elde etmek. Kameradaki en dikkat çekici yeniliklerden biri de 3 saniyelik fotoğraflar çekilebiliyor olması. Video çeker gibi 3 saniyelik tüm görüntüyü hafızaya alan One, fotoğraf üzerinde gözü kapalı çıkanları, istenmeyen görüntüleri yok edebiliyor. Ayrıca optik titreşim engelleyici sayesinde çok daha başarılı videolar elde edebiliyor.
Sonuç olarak; HTC One, hem BlinkFeed arayüzüyle hem de UltraPixel kamerasıyla tam sosyal ağlara yönelik üst seviye bir telefon olmuş. Tabii yüksek performansı da unutmamak gerek.
Neden alınır?
• Harika tasarımı
• Yüksek performansı
• Sense 5.0 arayüzü ve başarılı ekranı için
LG Optimus G
Nexus 4’ten sonra tutmayın LG’yi…
Güncel markalardan sıkılan kullanıcılar için, gayet başarılı bir akıllı telefon.
Google’ın Nexus serisinin 4. üyesi Nexus 4’ü hazırlayan LG, bu telefonla beraber kendi çapında bir çağ atlama seviyesine gelmiş görünüyor. Başarılı bir tasarım ile hazırlanan Nexus 4, güçlü donanım ile birleştirilip uygun bir fiyata kulanıcılara sunulmuştu. Cihazın Nexus olması sebebiyle firma, asıl farklılaşılabilecek alan olan arayüzde değişiklik sunamamıştı. Beraberinde piyasaya sürdüğü Optimus G ile arayüz tarafında da istediği değişiklikleri değiştiren LG, karşımıza tasarım olarak Nexus’e oldukça benzeyen bir cihazla çıkıyor. Şimdi telefonu yakından tanıyalım.
Tasarımı Nexus 4’e benziyor
4.7 inçlik LG Optimus G, kullanılan malzemesiyle kaliteli bir cihaz olduğunu hissettiriyor. Ön yüzeyi komple Gorilla Glass kaplı olan ürünün, metal görünümlü çerçevesi tasarımını tamamlıyor. Firmanın son icadı parlak ve renk değiştiren arka yüzey, Optimus G’de de yer alıyor. Böylece telefonun arka yüzeyinin de dikkat çekici olması sağlanmış. 8.5 mm kalınlıktaki cihaz, piyasaya çıkan pek çok akıllı telefon gibi ince bir yapıda. Arka tarafında ufak bir kamera çıkıntısı yer alıyor. Bu çıkıntı tasarımsal anlamda bir sıkıntı yaratmıyor olsa da, kullanımda ufak çaplı rahatsızlık veriyor. Açıkçası ben telefonu elimde her tuttuğumda bu ister istemez kamera çıkıntısı ile oynadım. Sonrasında fotoğraf çekmeye kalkıtığımda ise, lensin önündeki camı temizlemem gerekti.
Cihazın çevresindeki metal görünümlü çerçevenin kulak hoparlürüne gelen kısmı, hafif çıkıntı olması sebebiyle uzun süreli konuşmalarda rahatsızlık verebiliyor. Bunun biraz daha dikkatli düşünülmüş olmasını beklerdim dooğrusu. Optimus G’nin tasarımındaki en başarılı nokta ise, gerçek anlamıyla neredeyse tamamının ekrandan oluşuyor olması. Günümüz telefonlarının pek çoğunda geri – home tuşları, ekranın içerisinde yer alıyor. Optimus G’de ise bunlar ekranın alt tarafına, yine dokunmatik olacak şekilde yerleştirilmiş. Hem de alt kısım uzatılmadan. Şu ana kadar gördüğüm en başarılı ekran – tuş yerleşimi sağlayan cihazlardan biri olduğunu itiraf etmem gerek.
Kişiselleştirilebilirlik uç noktada
Bu ürün ile birlikte ilk defa LG’nin arayüzünü kullandım. Açıkçası bazı özelliklerini ciddi anlamda beğendim. Sadelikten ziyade tüm seçeneklerin elinizin altında olmasını hedefleyen bir arayüzü var. Bu tip arayüzler benim pek hoşuma gitmese de, pek çok kullanıcı her seçeneğe her an ulaşabilmeyi istiyor. Bildirim çubuğunu aşağı indirdiğinizde bile, bildirimler hariç 4 satır seçenek ile karşılaşıyoruz.
Daha çok detay
Videolarda ekstra özellikler
LG Optimus G ile, internetten veya telefondan izlediğiniz videolarda zum yapmanıza olanak sağlıyor. Resim zumlar gibi parmak harketleriyle zum yapabiliyoruz. Düşük çözünürlüklü videolarda çok verimli bir sonuç elde edemiyor olsak da, telefonun ekranının bir bilgisayar ekranı olmaması sebebiyle kaçırabileceğimiz ayrıntıları bu şekilde görebiliyoruz. Ayrıca videoları bir Windows penceresi gibi harici pencere haline de getirebiliyoruz.
LG’nin arayüzünün en çok öne çıktığı özelliği ise, son derece kişiselleştirilebilir olması. Bu durumun, özellikle iPhone kullanıcılarını cezbedeceğini düşünüyorum. Masaüstünde sağa – sola geçişlerdeki efektten tuş kilidinin açılma efektine, masaüstü resminin sabit veya sağa – sola kayan olmasından menülerdeki arka planın renk tonuna, ikonlardan bildirim ekranındaki kısayolların ayarlanmasına pek çok seçenek mevcut. İlk bakışta “boğucu” gelebilir fakat benim gibi bir kişiselleştirme çılgını iseniz bu telefonu kullanırken ve bu ayarları yaparken büyük keyif alacaksınız. Kişiselleştirilebilirlik üst seviyede olsa da, arayüzde çok da ince ayrıntılarla karşılaşmıyoruz. LG’nin bizim için hazırladığı çok fazla süpriz yok. Ayrıca Samsung cihazlardaki ikon özensizliği, LG Optimus G’de de bulunuyor. Tüm ikonlar kutu kutu tasarlanmış. Sanırım Güney Kore şirketlerinin genel özelliklerinden biri bu…
Dengeli donanım
LG Optimus G, günümüzdeki üst uç seviye telefonlara inat çok daha makul özelliklere sahip bir telefon. Bu özelliklerden en dikkat çekeni ise 4.7 inç ekranının Full HD değil, 768 x 1280 piksel çözünürlüğe sahip olması. Sayılara bakarak “Aaa LG’ninki daha kötüymüş” demek çok yanlış olur. Zira şu ana kadar gördüğüm en net ekranlardan biri, LG Optimus G üzerinde yer alıyor. Full HD ile HD ekranların arasındaki fark neredeyse farkedilmeyecek kadar…
Ekranının çözünürlüğünün düşük(!) olması, cihazın daha makul donanım ile oldukça yüksek performans sağlamasını mümkün kılıyor. 4 çekirdekli Snapdragon S4 Pro işlemcisi, 1.5 GHz hızında çalışıyor. 2 GB RAM’e sahip olan cihaz, arka planda çok sayıda uygulamanın açık kalması halinde bile teklemiyor. LG’nin kendi RAM optimizasyonu widget’I, arka plandaki uygulamaları kapatmadan RAM temizliği yapıyor. Böylece son derece akıcı bir kullanım sağlanıyor.
Cihazın bu haliyle performansı oldukça başarılı. Arayüzde en ufak bir tekleme gerçekleşmezken, oyunlarda da hatrı sayılır bir performans sağlanıyor. Real Racing 3’ü bile rahatlıkla oynayabildiğimi söylemem gerek. LG Optimus G, her türlü kullanım şekli için yeterli performansı sağlayabilen bir cihaz.
13 megapiksel kamera
LG Optimus G’nin arka tarafında 13 megapiksellik bir kamera bulunuyor. Bu kamera, tasarım tarafında bahsettiğimiz gibi ufak bir çıkıntı halinde. Bu kamera ile son derece başarılı fotoğraflar elde edebiliyoruz. HDR desteğinin bulunuyor olması, ters ışıklı alanlardaki fotoğraf çekimlerinden ekstra başarı elde etmemizi sağlıyor.
Ürünün içerisindeki 2100 mAh’lik batarya, 1 buçuk günlük bir kullanım süresi sağlıyor. Ortalama bir kullanım ile erişilebilecek bu süre, dikkatli kullanımda 2 günü görebilir. Tabii bunun için ara ara 3G desteğini kapatmanız ve ekran ışığını düşükte tutmanız gerek. Yine de 1 buçuk günlük sürenin yeterli ve başarılı olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak: LG, uygun fiyat etiketine sahip, kişiselleştirilebilirliğe yönelik bir akıllı telefon hazırlamış. Telefon kesinlikle kötü değil. Ufak tefek eksikleri olsa da, tercih edilebilecek tipte bir cihaz.
Neden alınır?
• Uygun fiyatı,
• Dengeli performansı
• Kişiselleştirilebilir arayüzü
Sony Xperia Z
Sony de artık devler liginde
Sony’nin “süpertelefon” diyerek lanse ettiği yeni canavarı Xperia Z’nin en dikkat çekici özelliği, 1 metre suyun altında bile çalışabilmesi.
A kıllı telefon sektörü büyük bir hızla büyürken, çeşitli markalar da sektörden farklı miktarlarda pay koparıyorlar. En büyük dilimi şu sıralar Apple ile Samsung götürmekte. Peki bu markaların ürünlerini beğenmeyenler veya bunları kullanmaktan sıkılanlar için düzgün alternatifler yok mu? Tabii ki var. Özellikle 2012’nin sonlarına doğru pek çok marka, üzerine çok çalışılmış akıllı telefonlarla karşımıza çıktı. Sony de içerdiği donanım açısından rakiplerinin biraz gerisinde kalsa da, oldukça başarılı Xperia’lar hazırladı. Firma bu sene alternatiflikten çıkıp, tam anlamıyla devler liginde yer almak için çalışıyor. Bunun için de tüm güncel özellikleri bir arada sunduğu Xperia Z’yi hazırlamış.
Standart ekran boyutu büyüyor
Akıllı telefonların ekran boyu, her geçen yıl biraz daha büyüyor. Bunun çeşitli sebepleri ve çeşitli yönlendirmeleri var. Olayın daha çok konuşulan tarafında, telefonda oyun oynamanın, video izlemenin ve uygulamalarda gezinmenin büyük ekranlarda daha keyifli olduğu gerçeği var. Gerçekten de daha büyük ekranlarda daha çok keyif alabiliriz. Bu büyüklük, taşıma ve kırılganlık derdini de beraberinde getiriyor. İşin konuşulmayan tarafında ise firmaların bu kadar güçlü donanımlara batarya dayandıramaması ve bataryanın da direk olarak boyuta etki ediyor olması bulunuyor. Telefon güçleniyor, güç ihtiyacı artıyor, batarya büyüyor, telefon büyüyor. İlginç ama gerçek bir döngü. Neyse, konumuza dönelim. Sony Xperia Z, 5 inçlik ekrana sahip bir akıllı telefon. Daha geniş bir ekran, üzerinde yaptığınız şeyleri daha rahat görmenizi sağlıyor.
Akıllı telefonun daha geniş bir ekrana sahip olması ile beraber, haliyle kasası da büyüyor. Neyse ki Sony, çerçeveyi biraz daha dar tutup, cihazın çok uçuk boyutlara ulaşmasını engellemiş. Yine de tek elle taşımak zor. Buna rağmen oldukça ince ve hafif; sadece 146 gram ağırlığında ve 7.9 mm kalınlığında. Cihazın tasarımı ise diğer Sony’lere nazaran çok daha sade. Sağ tarafında abartılı bir güç tuşu yer alıyor. Hemen altında ise ses tuşları. Bu haliyle ergonomik açıdan ortalama bir değer yakalamış olduğunu söyleyebiliriz.
Güncel donanımla ekstra performans
Sony bildiğiniz gibi 2012’deki telefonlarında, pek de güncel olmayan donanımlar kullanmayı tercih etmişti. Xperia S’in çift çekirdekli S3 işlemcisi, o dönemde piyasaya çıkan üst model telefonlarda kullanılmıyordu. Fakat firma buna rağmen rakiplerinin üst seviye donanımlı modellerine yetişebiliyordu. Bunun sebebi ise özenle optimize edilmiş Android arayüzü: Timescape ki bu yazılıma birazdan değineceğiz.
Sony, Xperia Z’de bu sefer güncel bir donanım tercih etmiş. 4 çekirdekli Snapdragon S4 işlemcisi, 1.5 GHz hızında çalışıyor. Adreno 320 GPU’su ve 2 GB RAM ile desteklenen donanım, aynı donanıma sahip rakiplerine göre oldukça yüksek performans sağlayabiliyor. Arayüzde takılmalar minimal düzeydeyken, güncel tüm oyunları son derece akıcı bir şekilde oynayabiliyorsunuz. Facebook, Twitter gibi uygulamalarda ise hiçbir sorun çıkarmadan, maksimum hızda çalışıyor. Performans açısından bir sıkıntı çekmeyeceğinizin garantisini verebiliriz.
Ürünün ekranının 5 inç boyutunda olduğunu belirtmiştik. Henüz IPS panele geçiş yapmayan Sony, bu telefonunda da LCD – TFT ekranı tercih etmiş. Bravia Engine destekli olması, renklerin daha güzel görünmesini sağlıyor. Fakat görüş açısı IPS panellere göre daha düşük. Günlük kullanımda çok da rahatsız etmeyen bir görüş açısına sahip.
1080p çözünürlük sunan bu ekran, inanılmaz derecede keskin görüntü sağlayabiliyor. Ne var ki insan gözünün görebileceği maksimum piksel yoğunluğu olan 300 ppi değerinin bir hayli üzerinde. 441 ppi’lık ekran, biraz donanım israfı olmuş gibi görünüyor. Zira daha yüksek çözünürlükte görüntü sunmak, daha fazla kaynak kullanımı anlamına geliyor. 141 ppi’lık bir piksel yoğunluğunu göremediğimiz için, buraya harcanan kaynak da boşa gitmiş oluyor. Merak etmeyin, bu sene piyasaya çıkan neredeyse tüm üst uç seviye Android akıllı telefonda olan bir durum bu. Xperia Z’yi bu sebepten dolayı kötülemek haksızlık olur.
Su geçirmez telefon
Sony Xperia Z’yi rakiplerinden ayıran en önemli özelliği, su geçirmez olması. Cihazı banyo yaparken, yüzerken, yağmur altında ve daha birçok ıslak ortamda kullanabiliyoruz. İşin en eğlenceli kısmı, muhtemelen su altında fotoğraf / video çekmek olacaktır. Tabii su altında dediysek, tahmin ettiğiniz kadar ciddi bir su geçirmezlik değil. Suyun altında maksimum
1 metre derinliğe kadar, en fazla yarım saat boyunca kalabiliyor. Ciddi anlamda işe yarayabilecek özelliği ise, telefonu gerektiğinde gönül rahatlığıyla yıkayabiliyor olmamız. Ayda bir kere temizlenen telefonda muhtemelen mikrop kalmaz…
Yekpare kasaya sahip olan Xperia Z’nin su geçirmezliğini sağlamak için firma, her bir bağlantı noktası ve slot için kapakçıklar hazırlamış. Sim kart slotu, 3.5 mm kulaklık portu, USB portu, HDMI portu… Hepsinin üzerinde kapaklar var. Eğer sık sık müzik dinliyorsanız, üst tarafta yer alan 3.5 mm portunun kapağı ile sürekli haşır neşir olmanız gerekecek. USB portunun da kapaklı olması sebebiyle, telefon şarja takarken de kapakla uğraştıracak. Bizce satın alırken bu noktalara da dikkat etmekte fayda var.
Xperia, Walkman ve Clear Bass
Sony Xperia’ların çok da bilinmeyen bir özelliği ise müzik kalitesinin üst seviyede olduğu. Yıllardır ses işiyle de haşır neşir olan Sony, bu tecrübesini Xperia telefonlarına da aktarıyor. 5 bant ekolayzır ayarı sunan Xperia Z, neredeyse tüm Xperia’larda bulunan Clear Bass’ı özelliğinden de faydalanıyor. Clear Bass, bas seslerin çok daha derin ve vurgulu olmasını sağlayan bir özellik. Evet, diğer markaların da buna benzer güçlendirme efektleri ve yazılımları bulunuyor. Ama emin olun Clear Bass kadar iyisi yok.
Ürünün beraberinde gelen kulak içi kulaklığı da, en yoğun bas sesleri bile rahatlıkla sunabiliyor. İşin güzel tarafı, dışarıdan gelen sesleri de kesebiliyor olması. Xperia Z ile beraber hediye edilen kulaklık, kesinlikle akıllı telefonların yanında verilen kulaklıkların arasında en iyilerden birisidir.
Xperia Z’nin üzerinde 13 megapiksellik bir kamera yer alıyor. Bu 13 megapiksellik kamera, aynı zamanda 1080p video çekebiliyor. HDR fotoğraf desteği ile farklı ışık ortamlarını başarılı bir şekilde birleştirebilen Xperia Z, aynı işlemi videoda da gerçekleştirebiliyor. Xperia Z, HDR video desteğine sahip ilk akıllı telefon. Ters ışık altında son derece başarılı bir çekim performansına ulaşabiliyor, sorun çıkarmıyor.
Android 4.1 ve TimeScape arayüzü
Ürünün içerisinde Android 4.1 işletim sistemi yer alıyor. Tabii bu işletim sistemi, Google’ın safkan sunduğu halde değil. Sony’nin Xperia’larda kullandığı TimeScape arayüzü, bu cihazda da yerini almış durumda. TimeScape arayüzünün genel özelliği, ekranı çok da fazla ikonla ve kısayolla boğmuyor olması. Android işletim sistemini olabildiğince basitleştiren TimeScape, son derece akıcı bir kullanım sunuyor.
Sony’nin eklediği en güzel ayrıntılardan bir tanesi, uygulama geçiş arayüzünün alt tarafında mini uygulamalara geçiş ikonlarının yer alıyor olması. Mini hesap makinesi, ses kaydı ve düz not alma gibi işlevler sunan uygulamalar, aynı zamanda Google Play’den de indirilebiliyor.
Sony Xperia Z’nin içerisinde, 2330 mAh gücünde bir batarya bulunuyor. Bu batarya, standart kullanım ile bir buçuk gün kadar sizi götürebiliyor. Batarya performansını “iyi” olarak değerlendirebileceğim Xperia Z, Stamina modu ile beraber çok daha uzun bir bekleme süresi sunabiliyor. Telefonunuzun şarjı az kaldığında kurcalamak yerinde cebinizde duracaksa, Stamina modunu açıyorsunuz. Tercih edebildiğiniz uygulamaların veri aktarım işlemleri durdurulurken, bekleme süresi de ciddi anlamda artıyor.
Sonuca bakacak olursak Xperia Z, yeni nesil akıllı telefonlar arasında dikkat çekici bir noktada yer alıyor. Cihazın can sıkabilecek tek sorunu, sürekli olarak kapaklar ile uğraşmanızı gerektiriyor olması. Onun dışında bir akıllı telefonda ne ararsanız Xperia Z’de var.